Gitmeliyim
Belki gitmeyelim Bir Ekim sabahında Yapraklara düşmüş çiy damlalarıyla Sabahın körpe serinliğinde Kurumuş dudakların çatlakların dan Kalkıp Gitmeliyim Özlemin sonsuz diyarlarina Özledikçe yanımda kokunu bulmak Yatağın sıcaklığıni tenimde hissedip Sarıldığım ince paltomun Ceblerinde yaktığım sigaralarda Hayalini görmek ... Karanlığın çöktüğü yollarda Yol alırken bir gölge gibi Gitmeliyim belki Biraz zor olucak Birazda yarım Giderken her köşede bir parçamı bırakarak Elini sürdüğün taşlara Bir öpücük koyarak Ama yaş dökmeden Çünkü gözlerim senin olmuş Sen ağlamamalısın Sen görmemelisin Gökten boşanırcasına düşen damlaları İçimin fırtınalarıyla süslü göğü Sen duymamalisin Rüzgarların uğultularını Sessiz feryatlarini İşte gidiyorum Senin olmuşken ben Yolunu bilmediğim diyarlara Gitmeliyim Belki çöllere Belki semaya Biliyorum ikisinde de Sen varsın Senden yine sana gitmeliyim Bunu bilmemelisin