Kayıtlar

Nisan 4, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

B-III

Resim
Bir yıldız daha koyuldu rütbeme onsekizimde Gençtim artık remi belgelerde de Ne kadar yaşlanmış hissetsemde Çıkmamıştı bedenimden ruhum Zorlaştıkça hayat daha da sertleşti kabuğun Anladım hep zamansız olurmuş gitmeler Ölen ölür ,kalanı ıslatırmış dizeler Damla damla gözyaşları imzalarken şiiri Beni saran bir kaygıydı gelecek,muamma Hayallerim ,umutlarım,incinmişliklerim,incittiklerim Gençtim,olsun istiyordum hızlıca duam sandıklarım Sabrı öğretti önce bana yıllar Köksal Demir

B-II

Resim
Yaramaz kelimesinin hakkını veriyordum;çocuktum Çoktur betonda dizimi yaraladığı Top oynamak uğruna O zamanlar tek kadın vardı hayatımda Ve onun dudaklarındaydı şifa "Anne!" diye seslenirdim her yaralanışımda İsterdim her gördüğümü,çocuktum Ama galip gelirdi her defasında Babamın "bakarız"ları benim arsızlığıma Kıskandım olabildiğince kardeşimi,çocuktum Aslında sevgi yok olmazmış paylaşınca ,bilmeden Sonra kendimi buldum yaşama ararken neden Takvimler bir bir yaprak dökerken Köksal Demir

B-I

Resim
Anlamadım ilkin nerede olduğumu Üç gün , beş hafta ,altı ay Ve nihayet doldurdum bir yılımı Mutlu görünüyordu herkes Atarken ben ilk adımı Birbiri ardına sıralandı dakika,gün,ay Yıllarca sayıkladılar adımı Bebek oldu rolüm önce Yaşadım nedir bilmeden yaşamak Birkaç kez uyudum uyandım Bu kadardı çocukluğa terfi olmak Yavaş yavaş başlıyordu hayatı algılamak Ayıp,günah ve haramla tanışmak Köksal Demir

KAPALI HUYLAR SÜRÜLERİ

Resim
Tenhada yanık ekmek yediklerini kusarak Ağaran güne uykusunu sürüyor, her sabah Bakma kaybeden derelerin tozuna paslarla Derin yaralara su dökerek, bir de ölüm ekliyor Utanmadan, konuşuyor... İnsan, amacı imana dudak dayayıp Kalbi ile hâline zikir sızdırması elzem, Su tertemiz diye yıkanmadan evvel... Günahın noktalarına bel veriyor bir eziyet Kocaman oluyor haykırmak nafile sonra. Medeni yularını çorbaya bandırıyor Kurtlar arasında kutlama düzenini Vicdanının elinden alarak gururla Namussuzluk ve haysiyetsizlikle Gayba sürgün ediyor... Uğurlar ola! ‘Tan kızıl kan içinde o yalnız ağlayarak Hürriyete masum sunmuş, namus oluyor. Tarifsiz duygular ay ışığında uyumuş Kudretini zevkinden istiyor, bir kadeh daha... Dahası var: Karşı karşıya yaka pembe Vuslat hezeyan içinde muhalif tıynetle, Olmuş oluyor sonra, sonra ağır kokuyor. Sevdiğim ile sevgilim kaçak, düş gerçek Ya ölüm bir sonsuz ama dil eskimiş artık Cüret etmek cesaretle yaln

Zülali lırlamak

Belli ki lırlamışım dostumu Siz efendiler dağında kaybettiniz akşamüstü Titanyum ektiler koltukaltıma gözlerimden Artık terlemiyorum tuz gibi ellerimden Evlerin bal konunda ballara konan kirpiler Kömürlükte yıkanan örümcek yavruları Zaten ben Belli ki lırlamışım hayatı Barlayı kıldım özlediğim çınarın arkasında Ve ayrılıyoruz cama yapışmış tozun renginden Süzülüyoruz kirli kirli bir yağmur türküsünden.. - beni tanıyamamakla mesut oldunuz. Havaalanı, tren alanı, karaalanı başka Alan alanı veren vereni satan satanı aşka -Tahtalarda aşınan cila gibi kazınıyoruz fikirlerimiz düştükçe cüzzamlı resimlere, fırlayacak ok olduk yaydan geriliyoruz gerilemekten yayları eskittik ok hedefe varmadan kopturacak yayları ben bilmezdim böylesine kara dolunayları -Afedersiniz, öldürüyorsunuz kelimeleri. Meramım sokak lambalarına taş atıp sadece karanlığı yaşamaktı belki de Her sabah gözüme perdeler indirip geceleyin uyanmaktı bir müezzin sesiyle Belki de dolanmaktı tırla

Bitlis de Beşmi Nare

Günaydın akşamından yorgun karaşamından hüzün gibi tatlı telaşa bırakan               burun uçlarına kırmızılık    Ve elleri buz çölünde kaynatan Sabaha!                                       Gidemedi ki sesi bir gideme d'ismi iki git! Sen artık uç dudaklarımdan dökülür dökülmez fil perisi merdivenle çıktım aklın yerine...    -Arapçada yoktur ü sesi!     Afrikada bir aslan kükremeyi unutunca tüm renkler zenci kalırmış  kimse kalır yapamamış zenciler ceylan olmuşsa da böcek senciler seni bırakamamış bencilerse ben satımında yükselerek seri üretime geçmiş miş miş     -miş li geçmemiş  zaman... Küçük bir çocuk var yeşil güzeli. Bakışlarında serinlik  eriyor sesinde tedirginlik... geziyor  onda bütün alametler geliyor yine sinsi sinsi belametler   yeşil ve güzel.. -şimdiki zamane ekleri şim diyorlar!                                          Evde kimse yok su da bir bahanem yok soda içmek için gece sizin güneşi yoksa da bir musalla taşı da sıcak

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK