ACI
Ömrün yarısı geçmişti belki de. Anlayamadım. Ömür nasıl biterdi? Ölmeden bilemeyeceğim asla. Dünya’da bir acımasızlık vardı. İnsanlar yolda yürürken birbirlerine nefretle bakmaya başladılar. “Sevgi” kelimesi eski şiirlerde, sararmış kağıtlarda bir ad olarak kaldı. Hassas kalpleri olan insanlar da vardı. Yaşamak ağır gelmeye başladı onlara. Kendi doğrularını sorgulamaya başladılar yanlış insanlar için. Yanlış insanlar kendi yanlışlarını bırakıp yazım kılavuzlarında doğru kelimeleri aradılar. Sert rüzgarlar esmeye başladı. Hiçbirisinin mutluluk getireceği garantisi yoktu. Kaybedilmiş fırsatları en önemlisi kaybedilmiş aşkları insanın yüzüne vurmaktan başka bir şey yapmadılar. İnsana acısı bu kadar çok hatırlatılmalı mıydı? Belki hatırlatılmalıydı belki de hatırlatılmamalıydı. Kaybettiğin insanları en çok duvarlara baktığında hatırlarsın belki de. Duvarlarda akisleri belirir. Karanlık çökünce bir mum yakarsın ya ufak bir aydınlık belirir. Ufak bir aydınlık seni zifiri bir karanlıktan kur...