Kayıtlar

Nisan 27, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YARIM KALMIŞ ŞİİR

Kayıp şehirin sokaklarında ıssız rüzgar misali kaybettim kimliğimi  Ses tellerime mutluluğun salıncağı kurulması gerekirken  Şimdi isyanın voltası  Lügatım pare pare dökülürken ardından Bu kaçıncı yalnızlığın senfonisi  Yokluğunda Damarlarımda müebbet yemişken karbonmonoksit  Yüreğimde hüznün putları Umutlarımda Ceninken intihar etmiş olmanın yarası Ve sevgili Gözlerimden düşen yaşlar Daha reşit bile değilken; gidişinle yaşı büyütülüp idam sehpasına çıkarılan bir vatan evladı gibi davasına sadık Ne yaşat ne de öldür Acının arafına bırak beni Çünkü  Hala Hayallerimin kağıttan sandalı Aşk ateşinin kafasına demirlemiş Ruhum ruhuna bezenmiş ...

MASAL

Resim
bazen bir parça çalar alır götürür artık ben ben değilimdir unutmaya çalıştığım her ne varsa yorgan döşek yatıya gelir öyle çırçıplak kalırım örtmeye çalıştığım ne kadar yaram varsa hepsi ama hepsi ben buradayım diye bağırır susturamam susmazlar parça biter “ yar’am “ bitmez konuşur konuşur kafamın içinde sesim çıkmaz çıkamaz ki söylenecek sözleri söylemiş ama duyuramamıştır “ yara’da “ konuşsun ister bir masal anlatsın en azından seni desin seni “ seviyorum “ desin ... masal bile olsa Sibel Karagöz

SEREMONİ

Resim
Hazırlıklar yapıldı süslü görüntülerle Kimseye hiç kimse için değildi ! Ruh hafiflesin mod değişsin... Gölgem perdelere düşsün, Ayaklarım ritim tutsun o şarkıya. Unutanlar hatırlasın sessizliğimde Issız gecelere inat güzel kokularla ; Büyülesin ortam yanıp sönsün karanlık Uzaktan belirsin izimiz, Nefes alışımız,dumanımız yükselsin göğe ! Taaa ki... Göz yaşımız düşene dek sürsün seremoni.    Çağatay KILIÇ 27.04.2020

DÜŞÜNME BENİ

Hiç düşündün mü neden bu kadar çok yazıyorum? Her kelimem de sana olan aşkımdan neden bahsediyorum? Hiç düşündün mü bunları gerçekten? Bilemiyorum,düşünmek bile istemiyorum. Ne de olsa bunları neden yazdığımı ben gayet iyi biliyorum. Bu böyle sürmeye devam edecek inanıyorum. Ben yazacağım,sen gideceksin.. Ve yine ben ağlayacağım sen hiçbir şey söylemeyeceksin..                                       Hüseyin Nur Demirkol 

Destansı

BELKİ! Açık kapı bıraktık. Belki! Gereğinden fazla açık konuştuk. Belki! Adını ağzımıza almadık. Belki! Ağırdan aldık. Belki! Ağır geldik. Bazen; yüreğinde bağdaş kurduk. Bazen; bağrımıza bastık. Bazen; bahar başına vurdu dedik. Bazen; bir çorabına lades dedik. Bazen; baltayı taşa vurduk. Bazen; bardağı taşıran son damla olduk. Bazen; baş edemedik. Bazen; ok yaydan çıktı. Bazen; olmayacak duaya amin dedik. Bazen; oluruna bıraktık, ortalığı birbirine kattık. Bazen; oyuna geldik. Bazen; sabahı sabah ettik. Bazen; saçı ağarttık, başı dumanlı dağ olduk. Bazen; sağ gözümüzden sol gözümüzü sakındık. Bazen; selâmı sabahı kestik, borçlu çıktık. Bazen; senli benliyiz dedik. Bazen; sen sağ ben selâmet dedik. Bazen; sır küpü olduk. Bazen; sırra kadem bastık. Bazen; yakasına yapıştık. Bazen; yaka silkeledik. Bazen; yan baktık yan çizenlere. Bazen; yangına körükle gittik. Bazen; yanlış kapı açtık. Bazen; yaraya merhem olduk. Bazen; yar olduk, yarım kaldık. Bazen; yaya

GECENİN KOYUSUNDA RENGİMİN SİYAHINDA

Resim
siyahtı tüm renklerim biraz koyu biraz açık biraz gri siyahımın renkleri solgundu uykusuz gecelerim gibi ümitsizdi kırgın düşlerim gibi yarımdı yüreğim gibi siyah bir başkaldırıydı siyah bir intikamdı siyah bir yoksunluktu ve yoksulluğum bazen zengin harflerini sıralardı ses verdiği cümle içimi acıtır “ Seni üzenlere hayatında bir sillesi dokunur” —- yaşlar dolar inceden inceye ... bir cümle daha dökülür yoksulluğumun zengin harflerinden... “silleler senin ,benim , onun intikamını alır; biri ötekine ,öteki berikine... kimse bilmez kimin intikamını alacağını... bir kısır döngü takdiri ilahi her ne diyorsan... can yakanın canı yanmadan göçemez uçamaz... kimsenin ahı kimsenin sırtında gitmiyor... ahında bir ahı var kulaklarıyla ahhh çekişi duymadan yakandan düşmez...” —- yoksulluğum zengin harflerini sıralamıştı benim dilim durur mu... kıyamaz ki ahhh çeken yüreğinden ,yüreğimden öperim der... ben adam olmam intikam bile alamıyorum ahın boynuna tutup sev

BENİ TANIMAK İSTEYENLERE

Resim
Bu güne kadar hep siyah giydim ben. Hemen hemen her kıyafetim siyahtı benim. Siyah en çok sevdiğim renkti. Siyahta kaybolmak kolaydı veya kaybolduğunu sanmak. Kara sanırlardı beni hem de kapkara bilirlerdi. Onun içindir belki mahalleli Karaoğlan diye severdi beni. Ama bilmezlerdi ki insanlar, benim yüreğim hep ebemkuşağı renklerindeydi. Ben yüreğimde her rengi barındırmayı severdim. Her insana istediği,  yani mutlu olacağını bildiğim rengi gösterirdim. Onlar mutlu olurdu onların mutluluğuyla da ben. Ben bu güne kadar çok sevdim insanları. Onlara inandım onlara kandım. Beni kandırmalarına izin verdim sırf onlar mutlu olsunlar diye. Nice masum günahları akladım, sevgisiz kalplere sevgi dağıttım haddim olmadan. Kardeş bildim dostluğa önem verdim. Kah hüzünlü, kah elem dolu yaşadım. Ama en küçük hazdan zevk alabilmeyi öğrendim. Zaman geçti yaşlandım ama ihtiyarlamadım. En çok içimdeki çocuğu sevdim ve bir tek onu dinledim. Bazen elimde emzik sokak aralarında koştum

HİÇ SUSMASAYDIN KEŞKE (sahipsiz mektuplar)

Resim
Bir şarkı olmalıydı seni anlatan, Bir şiir belki de sonu hasretle bitmiş Veya gözlerimden düşen bir damla yaş… Ne bileyim işte, Bir şeyler olmalı seni bana kavuşturacak… Yüreğin olmalı yüreğimde bulduğum. Her gözümü kapattığımda sen olmasın Her gittiğim yol sana çıkmalıydı oysa Her virgülden sonra sen başlamalıydın… Ama nafile be güzelim, nafile. Ah bir bilsen be gülüm ah bir bilebilsen Ne çok denedim seni bulmayı, Ne çok aradım seni bir bilsen... Sanma ki çabuk pes ettim, Sanma ki korktum sevdadan, Seni bulabilmek için ben bir ömrü tükettim... Sesim mi çıkmıyordu, Çok mu sessiz harf vardı gözlerimin içinde. Yazılmamış bir şarkı mı beklediğin yoksa Yoksa adı konmamış bir şiir mi Denizlere saldığım kağıt sandallarım mı Yoksa uzaklardan esen hayırsız rüzgar mı Seni bana getirecek olan... Ah sevdiğim... Kendimce yazabildiğim tüm cümleleri, Dizebileceğim en özenli şekliyle dizdim de kaç kere, Yine bulamadım seni... Her yağmurda seni aradım oysa Her geçen b

İŞTE BU BİZİM HİKAYEMİZ

Resim
işte bu bizim hikayemiz nerede başlamıştı nerede bitmişti hiç bilemediğim başlarken çocuk gülüşlerini bırakmıştın dizlerime tohum gülüşler elbisemde yürüdüler gıdıkladılar dudaktan düşen öfkemi aldılar benden tutuk gülümsemem çizgilerini aştı kahkahaları serdi hoyratça gün koştu gülücük taştı gün düş'tü ağlamak düştü gün gel'di ses sustu sustum sustun biz nerede başladık neye güldük neden ağladık niçin sustuk söylenmemiş sözlerim var aklıma paldır küldür düşüşlerin var tutup bırakamadığım sensiz atamadığım gülüşlerim var tütüp tütüp tütüne sardığım özlemlerim var akıp akıp durmayan söz dinlemez yüreğim var işte bu bizim hikayemiz ne deniyordu gülünce arkadaş ağlayınca dost susunca aşk " özledim " adı her ne haltsa arkadaş,dost,aşk ben " yar'ım " derim sen ne anlarsan... SİBEL KARAGÖZ

KÜLLER ATEŞE DÖNECEK BİR GÜN

Resim
Gidenler geriye döner bir gün Kuşların yuvaya döndüğü gibi Küller ateşe döner bir gün Ateşin küle döndüğü gibi... Bekliyorum ben hep aynı yerde Kulağım çalacak kapı sesinde Açarım kapıyı karşımda sen Ama bilmezsin yok olmuşum ben... Saçıma aklar dolmuş gözlerde yaş Ne huzur kalmış, ne tabakta aş Beklenen gün elbet gelecek Kuşlar yuvalarına dönecek… Sayarım sensizliği gün be gün Biliyorum küller ateşe dönecek bir gün... Şiirbaz 09. MAYIS. 1910

MADENCİ

Resim
3 Mart 1992 de ki elim kazada ölen tüm madenciler Allahtan rahmet. Geride kalan tüm yetimlere sabır diliyorum. Umarım bir daha böyle kader yaşamayız... 8,15 suları bir patlama sesi geldi uzaktan Alevler dumanlar çıkıyordu 30 nolu ocaktan Bir bağrışma bir haykırış duyuldu uzaktan Yanıyor MADENCİ yok oldu dediler... Bir anda ana-baba gününe döndü ortalık Üç-beş kişi çıktı suratları gece gibi karanlık Bütün gözler dolu, millette belirsiz şaşkınlık Yanıyor MADENCİ yok oldu dediler... Analar doluştu boş boş bakmada bebeler Bu gün için mi yok olup gitmişti seneler Ağıtlar yakıldı yürekleri dövmede eller Yanıyor MADENCİ yok oldu dediler... Nice ocaklar söndü bebeler kaldı yetim Ben böyle olaylara eskiden beri illetim Hani nerede emniyet, nerede kaldı beyler Yanıyor MADENCİ yok oldu dediler... Bir gün bu kalkan yumruklar elbet iner O zaman görürüm korkakları inlerine siner Umarım bu şiirimle acılarımız diner Emre ölenlere rahmet, yetimlere sabır di

KENDİMLE SOHBET

Resim
Çok sevdin de ne oldu Sevgini anlayan mı var Saçlarına aklar doldu Halin nedir soran mı var… Hani sen candın başkası yoktu Sana sevgisi bitmezdi hani çoktu Yüreğine tarifsiz kuşkular soktu Halin nedir soranın mı var… Özlemiyle tutuştun yandın Sen sözüne nasıl da kandın Bir öpüverdi seviyor sandın Halin nedir soranın mı var… Aklını fikrini aldı da gitti Bir kalemde sildi de gitti Bitmez dediğin sonunda bitti Halin nedir soranın mı var… Şiirbaz 20.Mart. 1996

BEN SENİN KADERİNİM

Resim
Ömrünün bittiği yerde ben varım Yalnızlığın başladığı o köhne yerde ben Kederlerin boğucu olduğu anda ben varım Sevgilerin bol olduğu yerde de ben olacağım... Ölümün soğuk nefesinde benim nefesim var Azrailin tırpanındaki benim kanım Ölmeden öncede ben vardım Yaşadıkça hep ben olacağım... Şiirbaz 04.04.2004

BİLSEN SENİ NE ÇOK SEVMİŞİM ANNE

Resim
Dizlerine yatıp ağlamayı özledim Geceler boyu yollarını gözledim Her daim ayrılık türküleri söyledim Bilsen seni ne çok sevmişim annem… Unutulunca insan unutmaya alışıyor Kara saçlarıma aklar doluşuyor İnsanlık heyhat git gide kokuşuyor Bilsen seni ne çok sevmişim annem… Şiirbaz MAYIS 1987

KAYBETTİM SENİ

Resim
Penceremin buğusunda yitirdim seni Şiirlerimin dizelerinde bitirdim Kaderimdir deyip tutmuştum ellerinden Kaderimin karanlığında kaybettim seni… Sigaramın dumanında yitirdim seni İçtiğim bira şişelerinde bitirdim Sevdiğini sanarak öpmüştüm gözlerinden Gözlerinin karanlığında kaybettim seni… Sabahın ilk ışıklarında yitirdim seni Kalemimin ucunda bitirdim seni Olacakları düşünmeden sevdim yürekten Yüreğimin karanlığında kaybettim seni… Şiirbaz ŞUBAT. 1999

MASAL KUŞU

Resim
Bir masal kuşu konar gözlerine Bir varmışın bir yokmuşun sonunda Gökkuşağı'nın altından geçeriz Mutluluğu buluruz belki de... Kaf dağındaki çiçek bizim için açar Evvel zaman içinde diye başlarken Bulutlara takılı kalır yüreğimiz Mutluluğu yakalar ellerimiz belki de... Deve tellal iken, pire berber iken Ben sen olurum sen ben belki de Bir masal kuşu konar gözlerine Mutluluğu tutarız belki de... Şiirbaz 05.05.2005

BİR ŞAFAK DAHA DOĞURDUK (mahpushane notları)

Resim
                                        Bir şafak daha doğurduk  Kanlı ellerimizle işte Aldık tabiatın karnından Koyduk olması gereken yerine... Bir kuş daha uçurduk yücelere Umutlarımızı kanatlarına bağladık Yar özlemi, oğul hasreti diye Yıllarca yüreğimizi dağladık...  Mutluluğu çizdik bütün defterlere Duvarlara güneşi biz kazıdık Sevinç'i gömdük yaslı yüreklere Soysuzlar bulamasın diye biz sakladık...   Bir şafak daha doğacak bekleyin Tekmili birden haftaya bizi izleyin… Şiirbaz 21. 11. 1981

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK