Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ALIRSAN

Her önüne geleni alırsan hayatına sonucuna da katlanırsın elbet. ’’İnsan tanıdıkça güzelleşir’’ sözüne katılmıyorum. Tanınan her insan güzelleştirseydi, kim kime yabancı olurdu. Daima mutlu olmak, mutsuzluğun temeli değil mi zaten. Önüne gelen, yahut seni tanımak isteyen aynı karakterde mi? Tabiki değildir. Ahmet böyledir, Mehmet şöyle. Birileri güzelleştirmek yerine mahvedip gitmeyi tercih eder. Giden her kişi karakterini de ortaya koyar böylelikle. Geldi, Tanıdı, Yaşadı, Gitti. Çok mu güzelleştirdi ? Yanlışlarını toplasan doğrularını bile yakalayamıyor. Fazla uğraşıyoruz galiba, insanları hayatlara sokmak için. Başımıza bir şey gelse kimden bileceğimiz belli değil. Ulan okadar kişi var ki... Her giden gittin mi tam gider. Elin kolun bağlı annenin seni okula gönderirken arkandan bakması gibi izlersin sadece. Bir kişi varken on kişiyi dahil etmek niye? Sıla’nın da dediği gibi; İki satırlık adamları, musallat ettik ömrümüze... Samet ÇAHAN

Konumuz Bir Yere Konamamamız

Resim
İşlenmiş seni sevmek ruhuma nakış nakış.. Hisleşmiş yüreğim özlemekten, nerede bir bakış? Öyle verdim ki sevd­ana kendimi.. Bulamam, arasamda karış karış.. Bilsem ki imkansızd­ır bu aşk. Benim ki yalvarıştır belki bir yakarış..             RG

BİRAZ

Resim
Bir ihtiyarın sakalı­ndan düşen Damlalar kadar berra­k. Bir bebeğin Etrafa saçtığı koku kadar masum. Biraz sonradan var olan Biraz doğuştan... Biraz kazanmak için çaba Birazda kötülükler içinde yok oluş. Bir bebeğin kokusund­an Bir ihtiyarın sakalı­na giden yolculuk. Arafta kalmışlığın çizgisi. Umudun bedene girip Kayboluşunun izlenme­si. Her şeyden biraz. Bir nefes Ve Ruhun bedende vuku buluşu. Zehra ŞAHİN

HÜZÜN

Resim
Hüznü çekiyorum gözlerinden, Avuçlarımda sıkarak, öldürüyorum. Feryadını duyurmaya çalışan, Kederli bir geçmiş... Mutluluğu iç çekişleri; özlemiş, Huzura hasret bakış... Ben seninleyim zaten; Hangi kar tanesi ile düşmüş, Bu mevsimde gözlerine hüzün... HASAN AKBAL

GENÇLİK

Resim
Sahile vurmuş gençliğim, yürüyor çıplak ayakla geçtiği taşların arasında. Hangi taşı kaldırsa Altında bir nefis. Sanma ki bekler korkuyla, Dalga dalga savruluşu. Pişkin pişkin gösterir yüzünü Kaldırdığı her yaşta. Atladığı her yaş Meğer taştan duvar örmüş Kalan günlerine. Şimdi zıplaya zıplaya görüyor Dibe vurmuş bendini. Geçen gidecek sanırdı  Ne de tembellik yapmış bırakmakta, ateş kokan itiyadı. Oyundur dedi yelkovanın yaptığına, Kandırmış anladı Ayağına batan her yaşta. Öyle böyle Gelmiş yolun tam ortasına, Belki de sonuna. Derken, gözüne ilişti Çakıl taşları arasına sıkışmış ölüm. İşte o an da Yüzüne çarptı hakikat Dalgalar arasından el sallarken ömrü. SEMA ALTINAY

GİZLİ VİCDAN

Resim
yanılmış kuyu başında kirli bir günahkar el erir el hem yalın ayaklı vicdansız ar dur diyor masum insan içinde aydınlıklar karanlık örtmüyor günah üstüne yağsa kar... HASAN AKBAL

ANLAMAK İÇİN SORGULAMAK LAZIM

Resim
Neden?  Ne neden diye hemen okuduğunuz an da soracaksınız kendinize. Sonra devam ettikçe iyice sorgulamaya başlayacaksınız, sonra sıkıldım deyip kenarı çekileceksiniz.. İşte yaptığımız en büyük hata tam da buradan kaynaklanıyor. Sorgulamadan yargılayıp kenarı atmak, ah ne bedbaht bir şey. Bu nasıl bir acziyet. Düşünmekten korkan bir insan sanırım gelecek için büyük bir vahşet. Bilmediklerimizin esiri olup yanlışın birebir ortasında kalıyoruz. Oysa ki tek bir kelime "neden" böyle diyerek  derine inebilsek neler neler göreceğiz oralarda... Mesela hiç izlediniz mı sokakta yürürken insanları, hayvanları, bitkileri, arabaları her şeyi... Geçtiğiniz her adım da bir başka hayatı geride bırakıyoruz. Ne yani o adımları atmayalim diyebilirsiniz ama söylemek istediğim, yeriniz de saymanız değil aksine geri de bıraktığınız her hayatı anlamaya çalışmak. Evden çıkmadan önce dönüp aynada kendinize bakın ve ne şikayetiniz  varsa hepsini kendinizle paylaşın. Bir sürü keşkelerle çık

SANA GELDİM

Resim
Gözlerin ve sözlerin ikisinin de esiriyim Umuda kelepçe vuran düşüncelerden geliyo­rum Sevgili, yüreğinde ki sızaya merhem Aklındaki korkuya aşk olmaya geldim Üşüyen bu kalbimi se­ninle ısıtma ya Umutlarımı tekrar se­ninle özgürlestirmeye Seninle adete ufka yürümeye geldim Sana geldim sevgilim acını Paylaşmaya mut­luluğun olamaya Yanında yaşlanmaya geldim MURAT DEMİR

ŞEMSİYE

Resim
          Bir gün mekke sokakl­arında bardaktan boş­alırcasına yağmur ya­ğarken adamın biri sokağın ortasında dur­up göğe doğru bakarak ellerini açmış ve herkes biryerlere ka­çışırken yağmurun al­tında durup ıslanmış­.Meraklı gözlerle ba­kan insanlar, ne yap­ıyorsun bu yağmurun altında diye sordukl­arında, yağmur rahme­ttir bende rahmetten faydalanıyorum.Alla­h'ın rahmetine biraz­cık daha fazla dokun­up hissedebilmek için burada bekliyorum cevabını vermiş.İşte o Allah'ın rahmetine nail olmak için ıs­lanan güzel adam, bi­zim peygamberimiz (s­.a.v.)idi.Peki ya bi­zler, onun ümmetleri­...        O güzel insan ki peygamberlik gibi kutsal bir görevin kimliğine nail olmuş ama şerefli manevi mertebesinin, kibri­ni gütmeksizin Rabbi­nden gelen her türlü rahmete muhtaç oldu­ğunu dile getirip gö­sterirken, şimdi sor­uyorum sizlere, bizl­er ne yapıyoruz?         Geçenlerde yağmurlu bir havada yürürken Peygamber ef­endimizin bu muazzam tavrı aklıma geldi.­Ve farkettim ki insa­nl

SENDE MİYİM?

Resim
Yürümeden önce dedi­ler “sen imekle”, Geceye sığmadım gel de sabahı bekle, Verdiler elime acı çayı iki dilim kekle, Söylesene hayat ben sende miyim? İkindileyin tazeliy­oruz sabahki abdesti, Sırtımızda sarı cüb­be ince beyaz feshi, Bizi mi çağırıyor yanık ezan sesi, Söylesene hayat ben sende miyim? Ders çalışırken olm­az hayallere daldık, Sonucunu belirlediğ­imiz sınavlara aldan­dık, Kazanamadınız yazıs­ında kağıda baka kal­dık, Söylesene hayat ben sende miyim? Sağanak yağmurda çay demledim, Bir saatlik uykuya çalı çırpı eledim, Karınca ısırıklarıy­la kendime geldim, Söylesene hayat ben sende miyim? Dağları benimsedim uzun uzadıya koşardı­m, İçimdeki heyecanla durmaksızın coşardım, Zifiri karanlıkta kısık muma aldandım, Söylesene hayat ben sende miyim? EMİN ŞAHİN

KARDELEN SESİZLİĞİ

Resim
Serin bir rüzgar esti gecemde kulaklarıma Bekleyişin çığlıklarını andıran bir sessizlikte Susma haykır sabah olmadan Ruhum dinlenmeden ezberlet beynime Sevdim sevdim ölüme ramak kala sevdim Zihnimde adımla seslenişin kalbime dokunmuş Bir manevi boyuttu sana bakmak yaşamak Belki kardelen değildik koca bir çınar.... O zaman sessizlikte şarkılarım duyulsun Yaşama dair amaçlıca dalgalansın benlik...        Çağatay Kılıç 03.04.2017                        Sa.00:39 Marmaris

BU DÜNYA

Resim
tutunur insan hayata. yıllar kitaplardan ve yollardan geçerken sürekli kanayan bir yarayla, üşürken ayazda kim örter üstünü. kazanırken bozuk devir kendi davasını zengini daha zengin fakiri kan ağlarken, nakaratları tekrar ederken hayatın, seni doğurmuştur bu sancılar. sen daha çiçek açmışken baharda, kiminin gülü çoktan solmuştur. ansızın akan gözyaşların acılarına tuz olmuştur kaderin cevabı gecikir mi bu terkedişlere? çığlık çığlığa büyütülenlerin imzasıdır bu dünya. RUKİYE ŞAHİN

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK