Kayıtlar

Nisan 24, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR YOL, BİR ÖMÜR, BİR ŞİİR

Resim
ne güzel dilden sevdanın düşmesi düşerken maviye bir fırça daha atması her düş dünyama kanat çırpan kuşlar her kelime dünyamı menevişlendiren papatya ne güzeldir sevda ne güzeldir sevdanın hırkası kara kışa ,hüzne ,kedere inat üşütmeyen hırka her faniye nasip olmaz o alı al çalan saf tertemiz Sevda hırkası... ne güzeldir sevdanın üzüm gözlerinden seneleri damıtıp sevda şarabı içmek ne güzeldir seneleri bir bir devirmek ne güzeldir bir Sevda hırkası bir Sevda heybesi bir yol işte ömür işte yaşam işte şiir her mısrası sevdasına çalan şiir Sibel Karagöz

DİLİ AYNI LİSANI AYNI

Resim
Dil inceydi Üslup giydirirdi kisve Sesin tonu indirirdi canı yüreği Ben gel derdim Sen g- yi düşürür el anlardın Ben git derdim Sen g- yi düşürür it anlardın İşte kıyametin ayak sesleri Dili aynı lisanı aynı Sesime kulak olmadı gayrı Dünya ayrı devran ayrı Oysa ki Ben gel dediğimde Gel_dim dese Ben git dediğimde Git-mem dese Gönül taç mahal Ama ne taç kaldı Ne mahal Yoklar deryası Hangi tarafa baksam Derya döle durmuş Solumdan solumdan Zıplaya zıplaya düşer Balığa durmuş anı denizi Ne ilk boguluşum Ne son devrilişim Özlenen aranan ben Değilim ki Vardır muhakkak Özlediği aradığı Giremediğin kalbi Meskende tutmayacaksın Meşgul de etmeyeceksin Çizdim çift çizgiyle Yalnızlığımın altını Sildim gitti Sibel Karagöz

BİLMEDİ BİLMEYECEK

Resim
bekliyorum bekleyeceğim son solgun nefesime kulak vererek son kirpik çırpınışlarıma göz değdirerek son papatyam seviyor da can vererek bekliyorum bekleyeceğim ama giden gelmiyor zamanı durdurarak gelmeyecek senelere ip atlatarak giden sanıyor ki geceyle koptu kıyamet gitmekle kurudu dallarım koptu yaprak gitmiş mi günle geceden daldan budaktan ardında bir harabe bıraktı ne kapı ne anahtar kaldı bilmedi bilmeyecek... Sibel Karagöz

Kaçış

İmtihan demişti Oysa yokluk vardı Biraz acı biraz hüzün Ve biraz da hasret Ne yana dönülse Bir kaçış mabedi Farkında değillerdi Kaçış yok oluşa gebeydi

KIRMIZI PABUCUM

Resim
            bayram gelir teliyle duvağıyla eskitemediğim eskimeyen çocuk bayramları koşturan soluksuz heyecan ilk sahur ilk iftar sofralar aile davullar güm güm güm hala duyduğumda çocuk yüreğim zıplar elinden ayağından tutarım serçe kalbimin korkma çocukluğun gelmiş kalk karşıla kırmızı pabuçların başucunda giy özlenen de gelir belki bayram namazıyla belki der yutarım gerisini dalarım ufka anlatırım dinlerim tek bedende iki kişiliğin yalnızlık ezgisinde gel git durur mu coşar boğar boğar bırakır kırmızı pabucum elimden düşer hüznüm eriye eriye damlar bayram der bayram hasretin türküsü deşer sözün boynu düşer artık duymam tutamam ruhumun kollarından bacaklarından kanatsız bedensiz uçarım serçe yüreğimle suskun sevgiliye SİBEL KARAGÖZ

GİTME

Resim
elimden gelse " tutsam " dilimden dökülse " gitme " gelmedi dökülmedi de... uçuş uçuş çiçekli eteklerimden soluk gi nefeste uçtu kanatlarımı kıra kıra SİBEL KARAGÖZ

SEN NERDESİN

Resim
siyahımda yünden sardım geceyi bir ters bir düz yıldızları kestim yamaladım yorganıma senli düşlere adımladım adını ana ana düş sokağı kapı pencere aralık sen nerdesin SİBEL KARAGÖZ

YAŞAMAK DÜŞER

Resim
bir sabah çıplak ayaklarınla merdivenleri çıkarsın tertemiz ellerinle yüreğimi yaralarımdan avuçlarsın çocukluğum uyanır öpersin ağlayan yüreğimin gözyaşlarını dudaklarınla silersin kim bilir elden sigara yürekten gam düşer bir oktav tohum sevgiyle tomurcuklanır kahvem durulur sigaram dumanlanır aklıma belki aklıma yaşamak düşer hiç yaşayamadığım yaşamak düşer SİBEL KARAGÖZ

BÜLBÜL SERENADI

Resim
içimin notaları ağlıyor kulağımdaki son söz tekrar tekrar kapıyı çalıyor dönüp dönüp kanatlanıyor gözlerimin içine baka baka kapılar çarpıyor içimin labirentinde çarpa çarpa büzüşüyor kapanan kapılar ardında kapana kısılmış bülbül kısılıyor ve başlıyor serenadım içimin notaları ağlıyor fısıltıyla ağlıyor çarpan kapılar ardında bülbül seranadında SİBEL KARAGÖZ

YİTİK ÇORAPLAR

Resim
minicik ufacık çoraptan çıkan ayak uykular arası düşlerin koynunda minicik aydan beyaz doğar ve yürür umudun elinden tutar dilinde ki tılsıma kapılır koşar koşar ve fark edemez o pamuktan beyaz ayak çividen soğuk buz... teki düşmüş emzikten düşmüş bebek gibi sanki düş diyarı değil camdan kesik hayal tarlası battılar kese kese teki olmayan rengi olmayan ümitsiz kırıklar... ve düştü resimden rengini kaybetmiş örselenmiş yitik çoraplar çekmecemde ne çok kıvırıp attığım unuttuğum hayaller yürümez konuşmaz tılsımını kaybetmiş kırık bir çivi acısı çocuk ayaklarımdan emekleyip yüreğime oturan soğukluk üşüyorum SİBEL KARAGÖZ

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK