Kayıtlar

Nisan 12, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BIRAK GİTSİN

Bırak değsin gözlerin gözlerime, Çölde bir vaha kadar muhtacım. Susuzluğumu toplayacak olsam Sonsuzluk denk bulur kendine. Bırak tutsun ellerin ellerimi. Dilinden dökülen kelimelerin Çözmeye yetecekse eğer, beklerim. Kördüğüm olmuş hayallerimi.. Bırak çınlasın kulaklarımda sesin. Duymaya kalmasa da mecalim, Sensiz çırpınışını sessizce dinlerim. Muvazenesini yitirmiş kalbimin.. Bırak kalsın damağımda Seninle geçen zamanın her tadı. Yarım bıraktığın hayatı Adımlarken, verdiğim her nefesle Söner ancak; yutkundukça Boğazımı yakan yokluğunun yangını. Ya da al götür her şeyini Ey vefasız, kayan yıldızla tuttuğum Her dileğin yârdan yuvarlanıp Yok oluşuna, eşlik ederim ben yalnız.. FİLİZ BARAN

İSTANBUL

Baktım bir sana bir de kendime İstanbul! Şöyle durdum sukut ettim Al bayrağa yüzüm döndüm Dalgalandı Fatih’i gördüm İstanbul, ruhumun aynası  Kalk gidelim buralardan Toprak toprak diyar diyar Alalım Abdulmuttalip’in aynasını İki cihan şelalesini Sonra ağlar Eyüp nasıl Ayasofya güller hası Kalk gidelim İstanbul’um  Toprak toprak diyar diyar  Kız Kulesi iskelesi Güneşimin ilk batışı  Denizdeki dalga sesi Söylesene kimin nesi  Eminönü kunduracısı  Toplasın bütün kunduralarını  Kapalı çarşı ayakkabıcısı Sevdiği rengini alsın da gelsin  Çifte minareyi duyup da kalsın Ezan-ı Muhammed’iseherde En derin valizine koyup da alsın Evliyalar uyanıp gelsin Ruhunu arşına alıp da gelsinİstanbul! Ruhumun timsali güneşim Topla artık gitme vakti vaktidir Sabah kahvehanelerini uyandır Simit kırıntılarını dök yerlere En beyaz gülümsemeni seç  Düş yollara vakit senin vaktindir Mecidiyeköy en derin emsalin  Yolların kara koyun misalin  Bü

Elimi tut Baba

Elimi tut baba Tüm sıcağıklığını hissedeyim İlk adımlarım seninle İlk kelimem seninle olsun Düştüğümde uzanan el senin Yürüdüğüm de tuttuğum el  senin olsun. Yalnız büyümek istemiyorum Varlığın bir dağ gibi ihtişamlı Kucağın en güvenilir yer Sensiz büyümek istemiyorum Hayat zorlu İnsanlar meşakkatli Bir çınar gibidir varlığın Tüm fırtınalara göğüs geren Tut elimi baba Geleceğe yürüyelim Senin kollarında bulduğum sıcaklığı Güneş veremez bana Bana masal anlat Gökte yıldızları sayarken Kayan her yıldızın ardında Bana bir dilek tutarken Başımı okşa Nasır tutmuş ellerinle Hissettiğim nefesinle Uyut beni göğsünde Baba tut elimi hadi Toprağa düşme Kalk birlikte Koşalım Yalandan arkamdan kalma Önümde ol benim Yolum ol Bağırdığım da bana dön Sesim sende yankılansın Elimi süreyim Yüz hatlarına Bırak saklanayım o çukurlar da Yağmurlar ıslatmasın beni Tut elimi baba Birlikte gidelim ...

Göz Korkusu

Korkuyorum sevgili; Gözlerine bakınca, Kendimi görememekten, Gözlerine bakamamaktan bir daha. Anlayacağın gözlerin korkutuyor... Sanki her an göz kapaklarını indirip, Hani yapmazsın ama, Karanlıkta bırakabileceğin ihtimalini, Düşünmek bile  yetiyor nefesimi kesmeye... #edibearin

Düşüş

Hayat  zorlaşıyor... Bir anda. Sanki güneşe perde çekildi, Kamer dünyanın yörüngesinde degil artık. Sanki iki dakika önce, Evlatlık olduğumu duymuşum. Hiç olmayacak bebeğini Düşürmüş sanki bedenim. Üç ay ömrüm kaldığını; Söyleyecek akraba bulamamış Yüzüme haykırmış, doktorlar.   #arin

Şiirin şairle arası açıktır hep

Şiirler yaratıcılarını sevselerdi; Akmazlardı okurların gönüllerine. Şairler birer birer doğurup, Bizlere bahşettiler, Adeta çocuğu olmayan bir anaya, Bahşeder gibi ... Uzun sancılı süreçte Yüreklerinde, Büyüttükleri evlatlarını... #arin

Bırak...

Bırak ardında dünyayı Bakacak bucaksız, kızıl Bir sema var karşında Dinle sana sesleniyor, Yarınların... #edibearin

Siyah insanlar

Olmayacak Çünkü Yanlış zamanın unsurlarını arıyoruz. Yozlaşmış bedenlerin dünyasında Canlı çiçeklerin yeri; Hep ölüm kokuyor, Yalnız siyahlar anlatıyor uzuvlarını insanların Ve yalnız kaybetmek anlamlanıyor, Tozlu bir kirli akşamda... #arin

Nasıl var ettiniz?

Dikey yatay  yalnızlık Hangisinde var ettiniz sevginizi? Yıldızlara bakarkenki tutumla mı? Denizin üzerinden ufuk çizgisine daldığınızda mı? Çiçek uçlarında mı? Yosun kaypaklığı mı yoksa... Bir zımpara gibi ileri geri mi? Bir ağaç gibi boydan boya... #arin

Poetik olmamak da sevdaya dahil

Şimdi anlıyorum Vera'yı, Üvercinka'yı, Leyla'yı, Öyle ilham falan değil, Poetik tutum hiç değil, Sadece bir vazgeçişmiş dökülen kelimelerin kaynağı... Hayır hayır! Bilimsel gözle değil, Görülmeyen gözle anlıyorum.... #arin

Giden şeyler

Giden Şeyler Uzak dur. Nefret bile etme benden Yarım bıraktın Yok etmene izin vermeyeceğim Vazgeçiyorum işte Biten şeyleri görmek gerek Ben bitişini gördüm Silen şeyler var beni senden Onlar sağolsun... #arin

Adem oğlu

Adem oğlu Olmamak istiyorsun ya O an olmamalısın Gidebilmeli ya da kaybolabilmeli Tanrıdan istenen duyularım Sahi neydi mutluluk? Hayır Hayır Hayır Yok olmak Adem Hiç ... #arin

Cism-i Mutluluk

Cism- î Mutluluk Cismî mutluluklar çabuk gelir Ciddi mutluluklar ağır Şeklî güzellikler çabuk bozulur Ruhî güzellikler daimî Sarsıntılı göz yaşları anî Süzülen huzura hep  manî olur geceler... #arin

Kırık Dizeler

Kırık Dizeler Yeniden dökülüyor dizelerim gözlerimden Oysa istemedim böyle olmayı Atlasın yükünü almışım Durmuyor Aşkın bir zaman Emsalsiz parçalar Galiba duyuyorum Yanlış anladın Samanyolunda herhangi birini bekliyorum sanki. Alıyor beni Ama bırakmıyor Ellerimi değil Zincirlerimi.... #arin

"...ALLAH SADAKA VERENLERİ MÜKAFAATLANDIRIR..."

Resim
MÜLK ALLÂH’A ÂİTTİR Şöyle bir düşünecek olursak, Rabb’imizin mülkünde yaşıyoruz. Onun nîmetleri ile rızıklanıyoruz. Mâlî ibâdetlerde ihmalkârlık gösterenler düşünmüyorlar mı ki, acabâ kimin malını kimden esirgiyorlar?! Hakîkatte mülk, mutlak olarak Allâh’a âittir. İnsanların mâlikiyeti ise, devre-mülk gibidir. Dünya malı, Allâh’ın kuluna verdiği bir emânettir. Fertlerin onu istediği gibi kullanması, aslâ tasvip edilemez. O, mülkün hakîkî sahibinin emrettiği istîkâmette kullanılmalıdır. Bu durumda, infak eden kişi, aslında kendi malını değil, Allâh’ın ihsân ettiği malı yine Allâh’ın bir kuluna vermiş olmaktadır.[6] Bu sebeple Allah Teâlâ, zekâtı, imkânı olan kişilerin muhtaç olanlara vermesi gereken bir hak olarak tâyin etmiştir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Onların mallarında sâilin (muhtâcın) ve mahrumun (iffeti dolayısıyla isteyemeyenin) mâlûm bir hakkı vardır.” (el-Meâric, 24-25; ez-Zâriyât, 19) Bunun için ilâhî ahlâka ve lûtfa nâil olmak isteyen her kul, istifâde ettiği dünya n

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK