Kayıtlar

Mayıs 1, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mabette Ölüm

Resim
Ben hastalansam Fazla bekletmez vuslatı Bir kuş gibi uçar Ruhum bedenimden Yalnızda gökyüzünde mehtabı Görür gibi son bir ışık görürsünüz Gözlerimde Üşüyen bedenimin soğukluğu vardır Bazılarınızın bakışlarında Kiminiz yaşlı gözlerinizle Bir damla yaş düşürürsünüz bembeyaz kefenime Fecre doğru yaş bir toprağa gömersiniz beni ahşap bir tahtadan indirip Geçen yolumda yalnızca bir kaç dostum ağlar Yanlızca varoldugum bir avuç toprak anlar Ve bedenimle karnını doyuran karıncalar Onlar bile vakti gelir ayrılırlar Yalnizligimla geldiğim yapayalnız dünyamdan...

HAYAT GÜZELDİR

Hayat güzeldir! Neden güzel olmasın ki? Her yeni yılın ilk gecesi başta sosyete erbabı sonra devlet büyükleri ve sayın patronların bütün dilekleri bu yönde. Yeni yıldan sağlık mutluluk diliyoruz diyorlar ya. Dünyanın her yerini sıcak evimiz gibi sanan insanlarız. Belki de bu yüzden yeni yıldan sağlık mutluluk ve dünya barışı diliyoruz deriz. Samimi değiliz konuşurken yeni yılların bizi kulak ardı etmesi hep bu yüzden. Belki de ben yanılıyorum. Bütün yeni yıllar huzur getiriyor insanlığa. Ya da insanlık denen kimlik dünyanın bazı kesimlerine ait bir şey. Ve hayat sadece onlara güzel… Bütün bu temenniler etrafı duvarlarla çevrili bir adadan dışarıya çıkamıyor ne yazık ki. Oh! Ne iyi. Onlara her yıl her ay her gün güzel gerçi. Evet, hayat güzeldir. O şirin evininizin bacası her daim tütüyorsa... Ocağınızda her gün türlü türlü yemeklerin pişirilip yarısı çöpe atılıyorsa... Hafta sonları hep beraber gezmelere gidilip sosyal medyada arkadaşlarına cakası atılıyorsa... Herkesin hak

LEB-DEĞMEZ (DUDAK DEĞMEZ)

Söyleyesin ey cân gardaş Zârı dinleyenler anlar Olgun insan erer aşka Yâri dinleyenler anlar İnsanda ilk hayâ gerek Ârı dinleyenler anlar Atlı kalsın yaya gerek Yeri dinleyenler anlar Nedir derdin nedir acı Yoktur canda cân ilacı Çalış çalış tüket cânı Kéri dinleyenler anlar Konuş derler dudaklara Çalış derler ayaklara Kan iniyor şakaklara Teri dinleyenler anlar Kusûrî aşkınan deli Ne söylerse kendi hali Kendine açılan eli Sırrı dinleyenler anlar

TÜKENEN AŞK

Binbir umut yığıldıysa üst üste Bir ömür bir nefes başak tükendi Katran karası döndüyse de süte Tadından yenmez kaymak tükendi Bahçemizdeki mor sümbüller soldu Gönül evine gam keder dert doldu Pir sevdim ağladım yaşım kan oldu Sevda pınarında kaynak tükendi Kimi zaman karaydı sevda bazı ak Şimdi kime kaldı sevgimizde hak Beden budandı dalım çırılçıplak Ardıç ağacında yaprak tükendi Bazı sessiz çığlığım var mı duyan Kaç kat giyinirsen giyin kalp üryan Kurban oldum İsmail yerine koyan Taşlar kayalar yaran bıçak tükendi Ömür bahçem hicran bağımda hazan Mukaddes yazımızı karlara yazan Bulunmaz mı 'ben' mezarını kazan Bedenleri çürüten toprak tükendi Seyri hoştur bakmışsan bir bakışta Zalim olursun yakmışsan bir bakışta Gönlüme yafta takmışsan bir bakışta Karalar içine gizlenmiş ak tükendi Hayır gelmez hayırsızın hayrından Günden umut yok hayrola yarından Sevdiğin gitmişse kalp diyarından Ölüme selam eden şakak tükendi Şimdi ecel durur anbean karş

GARDAŞIM

"Bana neki"yi sanat edenin İmanı şüphede kalır gardaş Vatan için canından geçenin Bayrağı tepede kalır gardaş Savrum elinde harman olanın Millet uğrunda ferman olanın Darda kalana derman olanın Darısı küfede kalır gardaş Gece gündüz suale gidenin Sonuca bağlanmayan nedenin Yurda garptan taarruz edenin Leşi Edirnede kalır gardaş Vatana nifak fidanı dikerse Dost dostu kalpten kırar ise Besmelesiz bahçe bağ ekerse Bostanı terede kalır gardaş Yılmadan sen sana seni anlat Günahı kibri tevazuyla at Yâr elinde zehri bal diye tat Dost zehri şerbede kalır gardaş Bir umut vardır yine yarına Ak getir sen her kara yerine Hak batıl işte burun buruna Nâhakkın firede kalır gardaş Aldanma fanı dünya kârına Gark ol aşığın ah u zarına Yan tutuşursan dostluk nârına Kerem ol külede kalır gardaş

EMEK İSTER

Unutmak da emek ister Sevmek de... Ve beklemek de emek ister Gitmek de... Bildiğin ne varsa yakıp dönmen de... Yaşanılan ne varsa gömmen de Emek ister... Bildiğin ne varsa aşka dair Bütün illetler olsa da mahir Herşey emek ister... Susmak... Konuşmak... Yüzüne bakmak da emek ister Bakmamak da... Mesafeleri geçip sonu bulmak Sonunda bir de onu bulmak İşte bütün bunlar emek ister Hayal kurmak da emek ister Hayal kırıklığına uğratmak da Hoşçakal demen de emek ister Elveda diyip gitmen de... Seviyorsan herşey emek ister Seviyor musun diye sormak da Emek ister... Soramamak da... Yanına yaklaşmak Zamanı gelirse eğer Kucaklaşmak da emek ister Düşünecek gün üç idi beş olur Duy ki seven başa neler gelir Sultanın giderse adı kalır Mihman olmak da emek ister Mihmandar olmak da... Açarsa solar her çiçek Kaderim ne gün gülecek Aşk yalan sevgi gerçek Sevdan olmam da emek ister Sevdam olman da emek ister Ve... Unutmak da emek ister Sevmek de... Ve beklemek

10. AY SUALİ

Gene tehir etme beni eski uzlete Bu dert senden kaldı sevdiğim On ay önce düştüm de ardına Canın sağolsun oda öldü sevdiğim Zamansız bir anda gördüm Aldım kıblemi sana döndüm Kalbimi yarısına seni gömdüm Kan revan beni buldu sevdiğim Kalpden verilen selamla tanışınca Yollarımız birbirimize kavuşunca Eller fesatlık kılıcını kuşanınca Olan sana bana oldu sevdiğim Kestim ekmeğimi içmedim suyum On ay dedin seversen ben buyum Değişmez sandım değişti huyum Yeni baştan bi adam geldi sevdiğim Nasip dedik selam verdik turnaya Döndük birbirimizde asıl manaya Dertten ağlayan garip anam yaa Saçlarını yoldu da yoldu sevdiğim Katmadım saf sevgime bi hile Parmak ısırttım Kerem'e bile Sığamadım kasabaya köye ile Aşkın beni çöllere saldı sevdiğim Sökemedim gönülde perdemi Şaşırdım billahi yolu yordamı Alam kadanı bana kızma emi Kahırdan içim doldu sevdiğim Seven sevdiğinden üzülmezmiş hani Sevdiğini söylemek çok mu zor yani "Seni seviyorum" desen kim

ÖLMEMİZ LAZIM

Öz yurdumuzda sürgünüz sürgün Gelmemiz lazım, gelemiyoruz Derman aramak için beden yorgun Bulmamız lazım, bulamıyoruz Vatan 90 yıldır ağlar yana yana Bitsin bu acılar diyen yok sana Sahtekar müttefik kalleş zamana Gülmemiz lazım, gülemiyoruz Çalış derler ayaklara ellere Konuş derler dudaklara dillere 53 yıldır AB kapısında yollara Kalkmamız lazım, kalkamıyoruz Müslüman kanı akıyor her yerde Gözlerimiz kör indirilmiş perde İslâmı kin boğuyor adalet nerde Bilmemiz lazim, bilemiyoruz... Bunca dil yanar kalp yanar İmansız isek sonumuz nar Musul Kerkük hep kan ağlar Silmemiz lazım, silemiyoruz İslam haktır, gerek her sere Bazen göklere, bazen yerlere Hakkı yeşil sancakla her yere Salmamız lazım, salamıyoruz Parça parça ayırdılar böldüler Cebimizi soydular sömürdüler Yaşama hakkımızı elden aldılar Ölmemiz lazım, ölemiyoruz... Ölmemiz lazım, ölemiyoruz...

HASBİHAL

Düşünceliyim bre dostlar Ak mıdır davamızın mayası Üst üste yığın yığın sorular Yok mudur karanlığın boyası Sardı anlamsız bir merak Gökler yakın toprak ırak Çaputa dediler ki bayrak Tutsak mıdır aslının foyası Millet çıra oldu yanmak için Benzin döker oda sönmek için Bin araç gösterdiler binmek için Tek midir bu yolların yayası Kırk çatık bakış bir çift kaşında Korkunç gülüş otuz iki dişinde Bağlı çaput bezler poşu başında İpek midir bütün bunların oyası Arsız oğlanlar, fırtık kızlar Ayarı kaçık akortsuz sazlar Hor gören bütün madrabazlar Çıplak mıdır gönüllerin hayâsı Toprak altı deniz üstü gemiciğin Dev saklanır ardında tepeciğin Aylar önce asker Mehmetçiğin Çatlak mıdır ellerinin ayası

MİHMANIM 2

Sevda illeti geldi garip başa Gitmedi gitmiyor mihmanım Bitsin dedim; çaldım taşa Bitmedi bitmiyor mihmanım Pişmiş aşlara su kata kata Elimle atamam asla ve kat'a Verdim eskici bir nalbanta Satmadı satmıyor mihmanım Bir yokuşta bin avdetlerim Hak salih eyleye niyetlerim Şahlanan bin bir dertlerim Yitmedi yitmiyor mihmanım Dola beni zülfünün sarısına Yaşlar sürdüm kalp yarısına Ballar kovanlar beni arısına Katmadı katmıyor mihmanım Aşk deryasına dalıp girdikçe Dost gülü gümrah derdikçe Batsın bu düzenim dedikçe Batmadı batmıyor mihmanım Kusuri der bahtım bu neylerim Nazlı yar sanma gönül eylerim Kalanını ol mahşer de söylerim Örtmedi örtmüyor mihmanım

MİHMANIM

Aşk sevda diye naralar atıp Devleti sende buldum mihmanım Kalp yurdumda zilleti satıp Milleti sende buldum mihmanım Gönül diyarı kıblemiz oldu Kir-pas giren tertemiz oldu Servetimiz de sevgimiz oldu Ümmeti sende buldum mihmanım Kaşların yayım der yürek vurur Gün ay, yıl bizden uzakta durur Şirin diye karşısında seni bulur Ferhatı sende buldum mihmanım Nereye baktık ise hoş baktık Bir kez düştük bin kez kalktık Sarıldık duaya dünyayı bıraktık Ahreti sende buldum mihmanım Dillere destan olduk şarkta Ağyar kalmadı ev ile barkta Sokakta yolda caddede parkta İffeti sende buldum mihmanım Düşmanları zehirli yılan ettik biz Eski günlerimizi yalan ettik biz Sahte sevdaları talan ettik biz Hürmeti sende buldum mihmanım Hayalimiz iki bedende tek Aşiyan Niyazım odur saadetli bir hanüman Bu, şu ne demiş ki... duyma aman Vahtedi sende buldum mihmanım Şartlanmadım en cani arzu için Koymadım tek bir mani arzu için Değil ki üç günlük nefsani arzu için Cenneti sen

ECHEL

Birinin elinde kalem birinin kılıcı var Kabri ma'ruf kimine geniş kimine dar Bilgi niğmetini kullanmazsa o vakit Akılsız merkep özünü doru at sayar

BENİ TERKETME

Ömrü billah konuşma amma Sus da öldür beni... terketme Koca bir kaya gibi bağrına Bas da öldür beni... terketme Aşkının hoyrat başlı seli gibi Garip mızrabın hüzün teli gibi Ilgıt ılgıt esen seher yeli gibi Es de öldür beni... terketme İster sürükle dağın yamaçlarına Engin tepelerin yüksek burçlarına Perçem perçem kumral şaçlarına As da öldür beni... terketme Beklerim vuslatım oluncaya dek Nasibim diye seni alıncaya dek Gidip boynu bükük kalıncaya dek Küs de öldür beni... terketme

DEDİM DEDİ'Lİ ŞİİR

Dedim: yollar uzun yollar ince Dedi: yol kısalır aşk değince Dedim: ağlıyorum halim nice Dedi: gülersin sevda deyince Dedim: kalbim dilim lâl Dedi: ben varsam dillenirsin Dedim: yok dizlerimde mecal Dedi: ben varsam dinlenirsin Dedim: gittiğin yol çok mu uzak Dedi: bir gün yaklaşır sabret Dedim: al ateşinde beni yak Dedi: olmaz kendine yâr et Dedim: yüreğim bir yara Dedi: kirpiklerim oktur Dedim: nedir buna çara Dedi: aşkın çaresi yoktur Dedim: hasret nedir yarime Dedi: matem kalır yerime Dedim: bela mısın serime Dedi: inme fazla derine Dedim: almaz mısın hatıra Dedi: belki zaman gelirse Dedim: sığmıyorsun satıra Dedi: sığar gönül severse Dedim: beni neden sevmezsin Dedi: bilmem ki nedir sebep Dedim: yanımda hiç gezmezsin Dedi: zaman erisin kelep kelep Dedim: beraber yok bir dakkamız Dedi: yanlış böyle sual sorman Dedim: birleşmiyor iki yakamız Dedi: iyidir bin hayra yorman Dedim: bir yuva kuracak mıyız Dedi: kısmet, gösterir yaradan Dedim: ha

Kaybettim Gittim

Görürlerse bir yol bir sokak boş Desinler 'hanı' kaybetti gitti. Sorarlarsa niçin böyle sarhoş İçinde 'kahramanı' kaybetti gitti Aşkı gözler söyler, dil gizler Doldu da taşamadı denizler Bu şehirde kaybolsa izler Saati dakkayı 'anı' kaybetti gitti Geri kaldık sakiye muvafıktan Takibe ne gerek yari mutabıktan Ne zaman söz açılsa bir aşıktan Kusuri 'imtihanı' kaybetti gitti

BAŞKA SEVDÂ

Gönlüme şamar vurur gündüz gece Aşkına hiddetinden bu sevda... Yürekden süzülür nağmeler hece hece Aşkına iddetinden bu sevda... Gülistan bağlarda mevsim hep bahar Hatayı bırak çünkü son şans vakit dar Sana kızmakta mutlak bir sebep var Aşkına şiddetinden bu sevda... Sanma gönlüne kepenk kapalı Hatayı yapıp yanlış yola sapalı Son kez gönlünü alıp yapalı Aşkına müddetinden bu sevda... Gönlüne girmişsin çıkmak ne mümkün Ayak yorgun, yol uzun, ağır yükün Kalk ayağa, günahtan soyun ve dökün Aşkına heybetinden bu sevda... Türkü'ye gönül verip dosttan uzaklaşsan Kendi sinenden üryan edip yâre yaklaşsan Yalanlardan sıyrılıp gerçekle kuçaklaşsan Aşkına uzletinden bu sevda... Surat asma, ol deruna handan Yanıp ahu zarıylan eyleme figan Yarin sana ettiği sebepsiz efgan Aşkına mühletinden bu sevda... Vazgeçmek boşa küsmek izafi Bir tebessüm bir selam kafi Özür değildir kusura telafi Aşkına hasretinden bu sevda... Yıktın geçmişi eyledin dil ile kusur Sanma

MAVİ GÖRMEK

Sonra bir mavi gördüm Sonsuzluğun buluştuğu yerde Bir hayal düşünüp durdum Fikirlerin kokuştuğu serde Etek uçlarında püskül salkım saçak Saklanmak istedim kaçıp köşe bucak Sahte dublörlerin oynaştığı perde de Renklerin taburunda kırıldı oyuncak Gözleri konuştu, sükûtta ahenk Gönlüme taç ettim, kalbime mihenk Sevda susuz, erlerin savaştığı darda Sonrası aşk çölünde amansız bir cenk Dizginlensin sevda, atmasın yürek Aşkta bazı sefa bazı cefa çekerek Sefasını sürenleri aldırma gör de Aşık olan insana elbet cefa gerek Özrü dile minnet eylemeden Sorup işi, aslını dinlemeden Bu yola girdin kaldın karda Boyun eğmelisin inlemeden Sonra bir mavi gördüm Sonsuzluğun buluştuğu yerde Bir hayal düşünüp durdum Fikirlerin kokuştuğu serde

GAZEL

Boğar deryâsı içre dünya derler ol salın vermez Türâb altına koyar amma kimseye malın vermez Kimi yargıya çekme bî-vefâ diye hazer et sen Cihân içre ki her sözden demiş kim vebalin vermez Yürürsen yalınız yürümeyi mûtâd edesin hep Ko dostum var demeyi düşicek kimse elin vermez Yarası yarda olan kişi derdin paylaşır mı hiç? Kerem kimseye yangınında bir avuç külün vermez Kusûrî çarhdan dâd alma yoktur olmasan giryân Jale girmeyicek koynuna goncenin gülün vermez

SEN GİBİ

Yağmurların ortasında kaldım Tükendi gökkuşağım Sana yazamadıklarım var Geç kalışlarım var Bu sıralarda gelirdin ıslanmış gözlerinle Umut mavisi bakarsın Sen bakınca gökyüzü yıldızlanırdı gün ışığında Kederler akardı bir bir Gelişin özgür güvercin uçuşuydu ben de Takıldım uçarken düşen tüylerine Kanatların dökülüyordu Amansız bir masal gibiydin Yağmur değil de merhem yağsa sanki yine görünmezdin İklimlerin seni bana getiremediği yıllardayım Bir sorsaydın ahvalimi Serçeler uçuşacaktı baharlarda Şimdi karanlık, siyah yıldız sahil boyları Belli ki hiç dönmeyeceksin virajlardan Anladım hiç gelmeyecek bahar Yine de vazgeçişlerim den elzem olan Kışlarından soğuk kaldıkların Ahval-i cihan mana yüklü Her yer karanlık, siyah yıldız oldu şimdi Soruyorum gelseydi bahar görünür müydü mektuplarım? Mektuplarıma karlar düşürür müydün? Isıtır mıydı kardan adam? Yağmurların ortasında kaldım Hayallerin yarımında Yaşlı mısralar arasında Zaman yel gibi eserken Anıları bıraktı kalemime yazmam için Kopup ge

BAHARI YİTİRMEK

Bu son satırlarım sana Daha da sevmem ben artık,geleceksin diye beklediğim baharı.. Şimdi unuttum ben senden sakladığım sayfa sayfa yaprağı.. Hatırıma düşmez artık yazdıklarım Düşse de bulamaz eskisi gibi gözlerine bakmaya kıyamayan şair adamı. Şimdi gönlüne sakla sana yazdığım onlarca AŞK satırlarını.. Benden bir hatıra kalsın sana, giderken bıraktığım hasret selamı..                             Hüseyin Nur Demirkol 

KALP YIRTILIR TUTAMAM Kİ

Resim
                                                  düşler hırsız düşler uykumun içinden beni benden seni senden çalıp koynuma koyan düşler özlemlerimi kalbimi yırta yırta dile getiren düşler sesini özlerim ansızın kulagımdasın mırıldanırsın ezgimizi sesini en ince telinden öperim kokunu özlerim burnumun direğindesin ciğerimin köşesine taşınırsın dağ dağ , öbek öbek canıma can katarak öperim koklaya koklaya tenini özlerim bakarım çatlayan dudağımdasın papatyanın güneşle ay'ı meç ettiği yerden öperim şekere bal çalarak sıcacık kadifeden yüregini özlerim yüreğim yeşerir bahar elimi tutar nevruzu ateşinden öperim doyamam bir kez daha daha daha öperim kalp yırtılır sen içimden taşar kanatlanırsın tutamam ki her gece hece hece okur tercüme edemem lügatım yetmez ki yaprak yaprak yırtılır kalp tutamam ki som baharın ellerinden Sibel Karagöz

Asılsız Yağmur

Lokantanın kapısını kendime doğru sertçe çekiyorum. Kapıdan dışarı adımımı atar atmaz beni hoyrat bir yel karşılıyor. O güneşli hava yerini kıştan kalma bir soğuğa teslim etmiş. Omuzlarımı silkiyorum umarsızca. Ellerimle hırkamı başımın üzerine doğru tutuyorum. Yürümeye başlıyorum. Tanrı ağlıyor, diyorum. Tanıyorum şiddetini arttıran yağmuru. Etrafımdaki insanların her şeyden habersiz kaçışmasına sebep oluyor. İnsanlar koşuyor, yanımdan geçen otomobiller sanki biraz daha yavaş gitseler ıslanacaklarmış gibi basıyorlar gaza. Etraflarından geçmekte olan insanları ıslatmaktan büyük bir zevk duyuyor gibiler. Hâlbuki ben, oldukça yavaş yürüyorum. Adımlarıma birer ağırlık çöreklenmiş sanki. Sağıma soluma bakıyorum. İnsanlar görüyorum. İnsan bedenleri, lakin yüzlerini seçmem söz konusu dahi değil. Çöp konteynerine zıplayan bir kedi, tüm tüyleri dikleşmiş... başımı kaldırıp yüksek binalara dönüyorum. Islanmış çamaşırlarını toplayan kadınlar var balkon demirlerinde. "Koşmam gerekiyor herh

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK