Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

UMURSAMAZ ADAM PART II

Yaklaştı yaklaştı... Kapı aralıklı idi,  içeriden kavga sesleri geliyordu. Kapıyı açmaya daha fazla cesaret edemedi, kulak ardı etti söylenilenleri içeride dört kişi vardı ve bu konuşmalar onun içindi. Yumruğunu sıktı, eli ile başını sıvazladı. Kapıyı açmak, onun hakkında söylenilenleri bir bir yüzlerine vurmak istiyordu. Lakin gücü yoktu artık ne kendini anlatmaya, ne de kendini yormaya... Susmuştu susmayı seçmişti, zaten kimse dinlemiyordu ki onu ağzını açsa  "Sus! kapa çeneni" diyorlardı.. Bahçeye geri döndü, eşikten dinledikleri ona yetmişti. Güzel yüreği bu olanları kaldıramıyordu, hazmedemedi... Kendine zarar vermekte buldu çareyi oturdu buz gibi taşın üzerine titretti esen rüzgar onu götürdü derin uzaklara ulaşılmaz apansız kıyılara... Düğmeleri kopmuş ceketi vardı üzerinde, bir de içini ısıtmaya çalışan yaralı elleri başkasına zarar veremiyor kendisini hırpalıyordu. Kesilmiş ellerinin izleri yetmiyormuş gibi üstüne aldı eline kütükdeki çakıyı ağladı ağladı yerdeki

YAPRAKLARIN SADAKATİ

Hiçbir bedendeki ruh kitaplar kadar sadık değildir ve hiçbir hareket bir kelimeden daha fazla huzur veremez. İşte bu yüzden kitaplarda kayboldum başka türlü beni bulup çıkararak bir güç yok en derinlerimden, ellerimden... Ve ağlamak yerine yazmayı tercih ettim çünkü göz yaşları acizlik, yazdıklarım ise kişiliğimi verdi bana... MELTEM KESKİN

SAAT

Saat kim bilir kaç Öğle vakti,hafif serinlik Başına buyruk dağ tepeleri Kar kabul etmez Fırtınalı denizler,dalga yok kıyısında. Saat Kaç ? Kim bilir? Şimdi biraz daha serin her yer Gölgeler Avlu,harman yeri Rüzgar güçleniyor daha da bir Beyhude dolanmaz yollarda Vardır bildiği Kımıldanma vakti İlkini özlemiş bir sonu baharın Öyle de güneşli.. Martılar... Vapurlar ;uğrak yerleri.. Denizden esmiş, geçmiş zamanlar Sular.. Sular; için için akar Dalgalanır,toprağa kapanır da Yine döner kendine Sular çeker ne çekerse Taşı döver döver de İnce ince şekillendirir Kendi kahrı ile taşa olur derrman Belki  taş da hak etmiştir. Derseniz su iyileşir mi Öyle engin ki Su.. Ah şu saat kaç oldu kim bilir Yok mudur haberiniz Oysa saatin ne önemi var Elbet bir gün bize de değer rüzgar.. FATMA HAFIZOĞLU

GÖL KUŞAĞI

Göl kenarında dinlenen çam Ne fısıldarsın çınarlara Neler görüp işittin doğanın bağrında Bir anlatsan ahvalini Dinlerim sabahlara akşamlara Mevsimlere,karlara değin... Döksen sularını Kurumuş toprağıma Göl Susma ,anlat Neler karıştı zerrelerine Kaç kez yansıttın Ay şavkını göğsünden Tenin kaç kez yandı Güneş'in sert bakışından Ben de sırlar veriridim sana 'Bir gelincik gördüm'derdim az ötede Titriyordu zerafetinden. Ama Bilirim utanırsın Anlatamazsın Yakınmazsın derdinden Hele ki duymayan yüreklere Hiç çağırmazsın türkülerini.. FATMA HAFIZOĞLU

UMURSAMAZ ADAM

Yaklaştı yaklaştı... Kapı aralıklı idi,  içeriden kavga sesleri geliyordu. Kapıyı açmaya daha fazla cesaret edemedi, kulak ardı etti söylenilenleri içeride dört kişi vardı ve bu konuşmalar onun içindi. Yumruğunu sıktı, eli ile başını sıvazladı. Kapıyı açmak, onun hakkında söylenilenleri bir bir yüzlerine vurmak istiyordu. Lakin gücü yoktu artık ne kendini anlatmaya, ne de kendini yormaya... Susmuştu susmayı seçmişti, zaten kimse dinlemiyordu ki onu ağzını açsa  "Sus! kapa çeneni" diyorlardı.. Bahçeye geri döndü, eşikten dinledikleri ona yetmişti. Güzel yüreği bu olanları kaldıramıyordu, hazmedemedi... Kendine zarar vermekte buldu çareyi oturdu bu gibi taşın üzerine titretti esen rüzgar onu götürdü derin uzaklara ulaşılmaz apansız kıyılara... Düğmeleri kopmuş ceketi vardı üzerinde, bir de içini ısıtmaya çalışan yaralı elleri başkasına zarar veremiyor kendisini hırpalıyordu. Kesilmiş ellerinin izleri yetmiyormuş gibi üstüne aldı eline kütükdeki çakıyı ağladı ağladı yerdeki k

SANDIKTAKİ NOT

Resim
SANDIKTAKİ NOT; kitabım benim için büyük bir başarı örneğidir. Bir kadın, bir anne, bir eş, bir evlat, bir kız kardeş. Sonuç olarak insanım. Varlığımı biliyorum. Bu hayatta ben de varım diyebilmek için yazdığım bir kitap. Hayatta her türlü fırsatlar önünüze çıkar. Bunları doğru zamanda doğru yerde gerçekleştirmek gerekir. Size iyi veya kötü, olumlu veya olumsuz düşünceler, engel olmak isteyenler olur. Onların hepsine sağır olmazsanız, hedefinize ulaşmanız zorlaşır. Kötü etkilenirsiniz. Kendinize inanıp cesur olursanız, geçekleşmeyecek hayal yoktur. Yeter ki hedefiniz olsun. Hayat herkese eşit değildir. Herkes farklı mücadelelerden geçer. Memnun olmadığınız bir yaşantı yaşadığınızı düşünürsünüz. Ama bilmezsiniz ki sizin o hayatınızı yaşamak isteyen birileri vardır. SANDIKTAKİ NOT ta,   herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir kitap. Bir kadının başarı örneğidir. Temizlik personeli, olarak, yıllardır işini severek yapan bir annenin hikâyesidir. İlk olmasına rağmen okunulacak ve

"KAR TANELERİNİN DAMLAYAN GÖZYAŞLARI" KİTABIM

Resim
*Defalarca kalbi duran bir bebeğin, yeniden hayata tutunmasıydı asıl mucize... *Oluk oluk içimde birikti kırıntılar, kocaman sevgiye dönüştü. Ciciannem, gülen yüzüm, en kıymetlim... *Bir çiçeği seviyorsan bırak yeşersin özgürce... Bakma dolu dolu gözlerle, sar kanatlarını merhametle... *Hayata asla bir pencereden bakmadım. G ü neşin bir g ü n kalbime dokunup i ç imdeki yarayı ısıta ısıta iyileştireceğini biliyordum...  YAZARIN KILAVUZU *Doktorların yaşama ü midini kestiği sekiz aylık premat ü re doğan bir bebeğin  defalarca kalbinin durmasına rağmen hayata tutunmasına tanıklık eden bir başarı hikayesi... *Doğduğundan beri k ü vezde kalan kafasından serumlar enjekte edilerek yaşama tutunan üç aylık iken annesinin hayat m ü cadelesi ç abasından dolayı  babaannesi ile k ö yde yaşamına devam eden bir kız ç o ç uğu d ü ş ü n ü n... *İlkokulda iken sınıf ö ğretmeninin g ü venmediği fakat o ısrarla ç ıkıp vurgulu, istekli, gururlu bir şekilde 'Andımız' ı okuyan bir

SENDE GİZLİ

Ne Özdemir Asaf bilirim Ne de Cemal Süreya. Nazım Hikmet'i, Can Yücel'i Unuttum bile.. En güzel mısralar sende gizli; Hiç solmayacak olan çiçekler, Gökyüzü, güneş, yıldızlar, En sevdiğimiz "mavi" bile... Sende gizli. Sende gizli Kaybolan tüm umutlar, Yaşama sevinci, neşe, dert, keder... Hepsi bir mısrada Gözünden düşen yaşlarla Ahenkle dans ediyor... Bundan ne Özdemir Asaf'ın Haberi var ne de Cemal Süreya Nazım Hikmet, Can Yücel Onlar uyudu bile.. Sensin yine en güzel mısra Ve yine her şey sende gizli... CAVİT ÇARKI

EYLÜL

Yalnız bir geceden sesleniyorum sana Çaresiz ve yapayalnız. Güneş çekip gitmiş, Aysa saklanır bulutlar ardına. Gökte yıldızlar ışık ışık, Yerdeyse serseri kaldırım taşları. Hüzün taşır kuru yapraklar. Tenimde hafif bir esinti, usul usul esen rüzgar, Kulaklarımdaysa neşeli bir sonbahar şarkısı. Senin yanında olmak vardı bu eylülde Elimizde çay, omzumuzda battaniye Birlikte aşk şarkıları mırıldanıp Yıldızları seyre dalıp hayal kurardık belki de. Bak şimdi sensizlik bürümüş gökyüzünü, Eskisi gibi neşeyle bakmıyor ay, Yıldızlar mutlu değil eskisi kadar Rüzgar özlem yüklü şarkılar söylüyor Bense elimde bir bardak çay Hüzün saçan gökyüzüne bakıp bakıp seni düşlerim sevgilim. Belki gelirsin belki gelebilirsin ümidiyle... İSMAİL BÜYÜK

ÇİRKİN

Çok eski zamanlarda çanağın harmanlanıp bugüne gelene kadar ki geldiği süreçte 'Mihriban' adında bir genç kız varmış. Kızın güzelliği dillere destan, ailesinden gördüğü görgü ve ahlaki davranışları ise gönüllere taht kuran cinstenmiş, yalnız kız gizli bir sırrın içerisindeymiş. Bundan bir haber bugünlere kadar gelebilmiş, olsa da sır ya bu gizli kalmaz. Elbet bir gün çıkar ortaya.. Kız eskimiş,  püskümüş  kıcırdayan evlerinin merdivenlerinden adım adım aşağıya doğru indi. Karşısına 'Muharrim' abi çıktı. Muharrim güzel memleketlerinin  orta yerine kurulan bakkal sahibi idi. Mihriban'ı görünce hemen selamladı. Başını yere doğru eğerek; Ooo Mihriban'ım elindeki o süt kasesi ile nereye doğru gidiyorsun? diye sordu. Mihriban: Hatice nineye götürüyorum,  gariban teyzemin kimsesi yok. Torunları desen öksüz gurbette.. Muharrim: Doğru ya anaları  babaları kazada ölmüşlerdi. Vah!  gariplerim, tek başlarına koca şehirde yaşam mücadelesi veriyorlar. Aferin sana güzel d

MAYNA - VİRA

Mayna: Sarhoş papatyaları bir bir kopardığınızda, sarıyla beyazın hışmına uğramadınız mı? Deniz hücumlarında iyiydiniz de ricatlarında neden pavuryalara kıydınız? Sokakları, yoksullaştığında baldırı çıplak akşamüstlerine terk ettiğinizde, Kaldırım taşlarını her gün sil baştan saydıklarını bir ben mi  görmedim hüsrankâr şairlerin Hadi hadi, sizin pencere pervazlarına konmuş ürkek kelimelere nasıl baktığınızı da biliriz, vapurları öfkeyle rıhtımlara çarptığınızı da Vira: Bulutlara çıkalım mı merdiven basamaklarını kullanarak, orada tanrıyla iksir içeriz belki Kafesinden salınmış kuşların özgürlük masallarını da dinleriz yağmurlarca Hazır yakınlaşmışken güneşe, uzatıveririz üşümüş ellerimizi, aydan en yaralı kraterini alırız belki sağalırız birlikte Maynadan viraya çıkaracaktım sizi oysa... UĞUR OLGAR

Gece Uykusu

İki ile üç arası,uyunmalıydı Sabah kalkıp gidilmeli işe Oysa hayat bir koşuşturmaca değildi. Hayat bir dinlenmeceydi. Durup dinlemece,anlamaca Ağaçları.. Ağaçların kokularına,kollarıyla sarılmaca. Ama unuttuk ağaçlara sarılmayı. Ve her şey,ağaçları sulamayı unutunca başladı.. Kurudu dünya Boy verdi betonlar Beton yığını topraklar kapladı göğü Oysa Ay da gece doğardı Bilemedik. Karıncalar, gece yürüyüşüne çıkardı Biz ise hep uykudaydık. on iki ile üç arası özellikle Çünkü gece uyumalıydı Öyleydi öğretilen Düşünsene, sen hiç bilemeyecektin gece gökyüzünde neler döndüğünü Bulutların aldığı şekli Dağların büründüğü rengi Ya yıldızlar Ay,mor bir salkım gibi olurdu batarken.. Ama sen uykudaydın Hele ki sabaha karşı dört ise Uyumalıydın. Bir Eylül gecesiydi Saat 2.22 Ben bu gecede düşündüm bunları Açık buldum kapıyı ve çıktım dışarı Bir Ay'a baktım bir de açık kalan kapıya Bir de uykuda olanlara Uzakları dinledim Uzakları çektim içime nefes diye

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK