KARS İLİ VE SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ ÜZERİNE ANEKTOT



Soğuk Sarıkamış’tan, hep bir yerden yükselen ‘‘Allahu Ekber’’ sesleriyle kavrulan yüreğimin ateşini, o sırada kimse sündüremezdi belki de.
 90 bin şehidimizin ruhuna okunan Yasinleri ve fatihaları hiç mi duymadınız veya işitmediniz kulaklarınızda?
 Evet, bir kez daha gördüm ki ecdadın içtiği şehadet şerbetleri, torunları tarafından muhafaza edilmektedir. Tıpkı onların bir zamanlar, bizleri muhafaza ettikleri gibi.


 Gariptir, bu kadar insan nasıl oldu da bir araya gelip Sarıkamış’a vardılar, halen aklım almış değil. Elbette bakanlıklar, dernekler ve vakıflar bu konuda bir çalışma başlatmışlardır. Amma velakin şu konuyu sizlere belirtebilirim ki, bir o kadar da insan hem yürüyerek hem otobüslere binerek ve hem de otostop çekerek varmışlardı ecdadın inlediği, kadim toprakların olduğu soğuk kar köşelerine.


 Mesela Dicle Üniversitesi pankartı gördüğümde bir garip olmuştum. Çünkü benim memleketimde eğitim veren bir kamu üniversitesi idi. Hemen gidip orada bulunan öğrencilere selam verdim. Öğrencilerle birlikte ayaküstü beş dakikalık sohbet ve muhabbet ettik. Kendilerine nasıl geldiklerini sorduğumda, otostopla geldiklerini aktardılar. O anda biraz şaşırdım, azıcık da merak ettim. Merakımı hiç beklemeden, neden geldiniz, diyerek sordum. Cevapları ise, ecdada bir fatiha okumak için, oldu. Tam da bu sebeple anladım ki iman varsa, imkânda var demektir. Ta Diyarbakır’dan Kars’a otostop çekerek gelen bir grup genç. Şaşırmamak elden bile değil.

Peki, Ne Olmuştu Sarıkamış’ta? Neler Yaşanmıştı ve Sonuç Ne Olmuştu?


 Tarihler 1914’ü gösterirken, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahdı Arşidük Ferdinand ve karısının bir Sırp milliyetçisi Principe tarafından öldürülmesiyle I. Cihan Harbi meydana gelmiş ve Osmanlı Devleti safını İtilaf Devletleri’nden yana kullanmıştı. Osmanlı Devleti, tam dokuz farklı cephede boğuşarak mücadele etmişti. Keza, bu cephelerden biride Kafkas (Sarıkamış) Cephesi idi. Kafkas Cephesi bir savunma cephesi değil, Ruslara karşı oluşturulan bir taarruz cephesidir ve başında da, Bakü petrollerini ele geçirip Asya Türklerine ulaşmaya çalışan Harbiye Nazırı Enver Paşa bulunmaktaydı.
 Osmanlı Ordusu ilk olarak Kafkas Cephesi’nde, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Ruslarla savaşır. Uygun olmayan koşullarda ve zamanda, donanımsız Osmanlı askerlerinin büyük bir çoğunluğu (90 bin) Sarıkamış’ta, Allahuekber Dağları’nda soğuktan donarak şehit olurlar. Ancak Çanakkale Savaşı’ndan sonra buradaki 16. Kolordu Komutanlığı’na gelen Mustafa Kemal Paşa, yaptığı başarılı savaşla Rusları yenip, Bitlis ve Muş’u kurtarmıştır. Bu başarılarından dolayı madalya almış ve generalliğe terfi etmiştir. (Kaynak: Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Yükseköğretim Kurulu, Ayraç Kitabevi, Kızılay/Ankara, s. 62-64. bkz.)     

Ha, birde açıkça söylemek gerekirse benim Kars’a ilk seyahatim idi. Orada yaşadığım o eşsiz hatıra aklımdan çıkmasın diye de küçük bir bakkaldan tespih satın aldım. Filhakika hatıra kalması için, yerde bulduğum bir taş parçasını da yanımda getirdim. Şahsımca tüm seyyahların ve gezmeyi sevenlerin bu tarz şeyleri yapmaları gerekmektedir.

Kars İli İzlenimim

Benim Kars’a gidişim bir yurt gezisiyle oldu. 5 Ocak 2019 tarihinde saat 06.00’da Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı, 3 farklı yurttan 70 kişilik bir kafileyle Erzurum’dan (Horasan İlçesi) Kars’a doğru yola çıktık. Açıkçası söylemek gerekir ise, hava bayağı soğuktu ve medyada yansıyan haberlere göre Sarıkamış daha da soğuktu. Ancak şehitlerimizin ayak bastığı topraklara alnımızı sürmek, içimizi ısıtan sebeplerdendi.
Kars İline vardığımızda güzergâhımız Sarıkamış oldu ve ilkin gözüme yapılar denk geldi. Hem tarihi hem de eski yapılar, herhangi bir deprem anında yıkılmaya mahkûm idi. Anladığım kadarıyla da herhangi bir tedbir ve önlem alınmamıştı. Keza restorasyonun ‘r’si bile başlatılmamıştı. Haliyle bu durum iç yakıcı bir husustu. Apartmanlar en fazla beş katlıydı ve yatay bir inşa görünümüne sahiplerdi. Lakin şunu belirtebilirim ki, mimari fotoğrafçılıktan haz alan fotoğrafçılarımız, buralardan çok güzel görüntüler çıkarabilirler. Keza her apartmanda ve dükkânda en az bir ay yıldız bayrağımız dalgalanmaktaydı. Yani tam da onlara göre bir ortam bu İlimizin yapıları. Ancak şunu açıkça söyleyebilirim ki, Erzurum İlinde bile bu kadar ay yıldız bayrağımız dalgalanmamakta. Mustafa Kemal Atatürk’ün ise posterleri boy boy asılmış durumda. Filhakika bu durum hiçbir zaman medyada yansıtılmadı veya yansıtılmıyor. Peki, neden? Niçin böyle bir durum medyada yer almıyor?


Atasözümüzde de yer aldığı üzere, görünen köy kılavuz istemez. Haliyle hem halkın bakış açısı hem de izlenimlerin çerçevesinde gönül rahatlığıyla belirtebilirim ki, Kars İlimiz, Erzurum İlimizden daha vatansever ve vatanperver konumda. Aynı durum, benim Mardin seyahatimde de yer aldı. Mardin’in Artuklu, Ömerli ve Midyat İlçeleri’ne gidip baktığınızda her yerde neredeyse ay yıldız bayrağımız dalgalanmaktadır. Mamafih bu görüntülerin hiç biri medyada yer almamaktadır. Elbette Kars’ın tüm ilçelerini gezmedim ve tam bir izlenim elde edemedim. Ve fakat en azından bu İlçemiz için medyada birkaç dakikalık görüntü yansıtılabilirdi diye düşünüyorum.

Sarıkamış Şehitlerimiz Üzerine

Tabi, bu vatanın bir karış toprağı elin Ruslarına veya halk dilinde elin gâvuruna yem olmaması için, canla başla o karlı dağlarda bir milletin bağımsızlığını yük edinen aziz şehitlerimizin yaptığı fedakârlık, şahsım adına çok kıymetli ve mana bakımından bir o kadar değerlidir. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki, bugün evimizde içtiğimiz bir tas sıcak çorbayı onlara borçluyuz. Onların kaşları buz tutarken, dudakları soğukta çatlarken, elleri üşümesin diye o dudaklarından sıcacık olarak çıkmasını bekledikleri nefeslerini üfürürlerken ve ağızlarından yankılanan Allahu Ekber seslerini, yüreklerinden haykıran Ya Muhammed Mustafa seslerini arşa ulaştırırken; bizler bu topraklarda ne güdüğü belirsiz işlerle uğraşmaktayız. Ve sadece senede bir aklımıza gelir aziz şehitlerimiz. Bu durum çok büyük bir yanlıştır muhterem okurlarım. Bize emanet edilen bu vatanı ilimle, bilimle, fenle ve en önemlisi güzel ahlakla duyurmadığımız müddetçe, ecdat o karlı dağlarda üşümeye devam edecektir. Ancak biz bu duruma bir mani olursak ve hakikati memleketimize duyurursak, şehitlerimiz o karlı dağlarda rahat uykuya ereceklerdir.

Kıymetli okurlarım, yazımı şehitlerimiz için yazdığım bir şiirle sonlandırmak istiyorum. Diğer yazımızda görüşmek dileğiyle. Hoşça kalın güzel dostlarım. 

TORUNLARINDAN SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNE HEDİYELER



Ey benim dilsiz memleketim
Doksan bin şehidimin uyuduğu güzel cennetim
Allahuekber Dağları’nda tekbirler çeken yiğitlerim
Sizlere, torunlarınızdan selam getirdim.

Ey güzel Muhammetçiklerim
Batıl ve ayyaş olanı değil
Hak olanı savunan aziz ceddim
Size, torunlarınızdan şehadet şerbeti getirdim.

Ey vatan için soğuktan elleri buz tutan
Ayakları ve vücutları tir tir titreyen
Ancak düşmana geçit vermeyen dedelerim
Sizlere, torunlarınızdan yasinler ve fatihalar getirdim.

Ey diz boyuna ulaşan karlara karşı gelen
Soğuktan nefeslerini ellerine üfleyen
Isınmak için kardeşlerine sarılan
Ve Allah diyerek hayata gözlerini yuman neferlerim
Size, torunlarınızdan ay yıldızlı kefenler getirdim.

Ey benim karda yatan muhafızlarım
Ezan dinmesin ve vatan bölünmesin diyerek yollara koyulan
Devlete zeval gelmemesi için göçüp giden şehitlerim
Sizlere, seksen bir torununuzdan seksen bir adet toprak getirdim.

DEVRİM AKTÜRK


Yorumlar

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN