Kayıtlar

CESARETİN MUCİZESİ

Resim
Bugün yüreğimde bir mutlulukla uyandım. Ama bedenime sığmayan bu heyecan neyin nesiydi, bilmiyordum. Yatağımda doğrulup, doğan güneşin odama yavaş yavaş sokuluşunu izlemeye başladım. İnceden inceye kıvrıla kıvrıla pencereden odama girişini izlemek bana ayrı bir tat veriyordu. Her gün doğan güneş bugün gözüme bir başka görünüyordu. Bugünün, diğer günlerden farkı neydi bilmiyorum. Sanki yeni bir güne değilde, bilinmezliğin hükmettiği bir güne uyanmıştım. Ben böyle düşüncelere dalmışken, dışardan gelen sesle bir an da irkildim.  Git gide artan ses kalp atışlarımı iyice hızlandırmıştı. Hemen doğruldum. O an beni ürküten ses kesilmişti. Derin bir nefes alıp tekrar yattım. Kafamı yastığa koyar koymaz, tekrardan o sesi duydum. Hemen korkuyla sıçradım. Kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki odanın ortasında öylece kalakaldım. Ne ileri gidebiliyordum ne de geri. Yavaş yavaş, ürkek adımlarla pencereme doğru yürümeye başladım. Odam çatı katında olduğu için bahçenin tamamını görebiliyordum. Görece...

KİRLİ DÜNYA

Resim
Bir Ertuğrul vardı dersiniz Bundan seneler sonra belki ismim anılır bir yerlerde Ve siz bir Ertuğrul vardı diyeceksiniz Yüreğindeki aşka sahip çıkacak birini arayan bir Ertuğrul… Sevdasını korkularıyla gizleyen bir Ertuğrul vardı Falan zamanda yaşadı Filan yerde öldü diyeceksiniz Bazen mecnun olmayı denedi leylasını bulamadı Bazen Kerem olmak istedi Delecek dağ çoktu Fakat şirini yoktu Bazen ise Tahir olmaya kalktı Ama ortada ne aşk badesi vardı Ne de Zühre Ve siz yine bir Ertuğrul vardı diyeceksiniz Aşk ve sevda nedir bilmeyen bir Ertuğrul Ama o zaman bu dünyada ne Ertuğrul’un… Ne aşkın Ne sevdanın Ne sessiz haykırışları Yeri olmayacak Çünkü aşık sevdasını bu kirli dünyaya bırakmayacak… Ertuğrul Gazi YUMUTKAN

SEN VE BEN

Resim
Şair oldum bu gecelerde İçtiğim bir bardak su da Taştı senli hayaller Gittiler elveda demeden Sükûta boyandım bu evlerde İçlerinde onlarca yalnızlık Beklenip de gelmeyenler Yıllara kırık düşler Hep mi sürgünsün bana Sarhoş oldum ayrılıktan Kuş olup uçtu sesler Söylenmez oldu sözler Nerede bırakmışsak sevmeyi İşte tam orada Haksızlığa uğramış sevgiler Uzağa mahkummuşuz Sen ve ben aşk uğruna yanmışız Küllerimizden kuleler yapılmış Hasretle dolan gözlerimiz Mezar olmuş güllere RUKİYE ŞAHİN

BU NASIL BİR SEVDA

Resim
BU NASIL BİR SEVDA Önce korkağız dedik… EyvAllah, sonra suskunluğumuzu dile getirip beklemeye başladık ama sonucunda hep bekledik hiç olmadı diyerek köşemize çekilmeye karar verdik… Sonra bir çift göze rast geldik… AŞK… dedik evet aşk bu olmalıydı dedik ama aşkın bir imtihan olduğunu çoktan unutmuştuk sanırım... Ve imtihanı geçemedik herhalde ki neden diye haykırasımız geldi ama yapamadık çünkü… Allah var Allah yâr… Nasıl olurda isyan edebiliriz nasıl olurda şirke bulaşırız… Bak kardeşim sevdalar yüce yaradan tarafından insana helâl kılınmıştır. Şimdi sen nasıl olurda imtihana haykırırsın, nasıl olurda şirke bulaşıp helâl duyguya haram bulaştırırsın… Yapma bunu Allah rızası için yapma… Bak görüyor musun dışardaki âhlaksızlık senin eserin… Beğeniyor musun bunu mutlu musun… Ne geçti eline bir toplumun helâl duygusunu harama bulaştırıp o toplumu zehirleyince rahatladın mı? Yazık çok yazık… Neyse…Gel sana sevdayı anlatayım… Sevda dediğin yâr’in sesini duyunca yüreğindeki tüm hücrel...

Alıp Götürdüğün Hisle­rin Yeni Bahara Açılm­ası Gibi

Resim
Benden alıp götürdüğü­n çok şey vardı… Kelime dağarcığıma ye­rleşmiş fakat senden ­başkasına söylediğimd­e küfür niteliği taşı­yan cümleler gibi.. Bestesine sarılmış bi­r çocuğun bestesinden­ silinmiş notalar gib­i.. Geçmişte yaşanılan za­manın zayiatına iç çe­ker gibi.. Umutlara sarılmış bir­ gencin yokluğunu kay­bedişi gibi.. Eski dostta görülen s­amimiyetin kayboluşu ­gibi.. Filizlenmiş sevgi toh­umunu köküyle söküp a­tan rüzgar gibi.. Dedim ya işte çok şey­ götürdün benden, ama­ bu götürdüklerin sen­in hissedemediklerind­i. İste şimdi bırakıp gi­ttiğin hissiz duygula­rın yeni bir bahara u­yanışını nazlıca ve u­mutla beklemek gibi…. AYŞE KUZUCU

EKSİK

Resim
Ne zaman elime alsam ­kalemi, eksik bir şey­lerden söz ediyorum. Umutsuz hayatlardan, ­kapanmayacak yaralard­an bahsediyorum. Oysa mutlu olmak için­ neyimiz eksikti? Çay­? Sigara? Belki de ru­humuz? Evet, ruhumuz eksik m­utlu olmak için. Duyguların mezarlığı ­gibi ruhlarımız. Ne hissetsek hayata k­arşı, ölüyor bir bir ­düşüncelerimiz. Sanırım yaşamak için ­genç, düşünmek için ç­ok yaşlıyız. Mustafa BİLEN­

SONSUZ SON

Resim
Hayatta bazı şeyler yolunda gitmiyor.Sahi dolar mı yol açtığın bu boşluk,diner mi sensiz geçen gecelerin özlemi..Yapabildiğim tek şey yokluğunda avazım çıktığı kadar susmak.Senden sonra yaşamaya vakit olacak mı? İçimi sana döksem yine beraber toplayacak mıyız? Ben senin yağmurunda ıslandım,başkasında çiçek açamam ki.. Elbet çay daha acı,yağmurlar anlamını yitirecek ve geceler doldurmaya çalışacak boşluğunu.En çok da senden gidememek ve sana gelememek yoracak bu bedeni. İçim bu denli yanarken ellerimin üşümesi çok saçma.Tüm ışıklar söndüğünde kalbe çöken yalnızlıksın sen.. Sen,benim en güzel çaresizliğimsin.       Çünkü sen bir ihtimalken bile güzelsin.                Ersin ÇİZİKCİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Resim
Bir sonbahar günü, solmuş yaprakların arasında arıyordum seni.  Keşke tek tek her yaprakla seni çekiştirsem. Bana hep seni anlatsalar. Her baktığım yerde öylece seni  hatırlasam. Her güzelliğini en ince ayrıntısına kadar öğrensem. Sonbahar güneşi altında seni yüreğime işlerken, tabiatın umudu üzerime sinse.  Seni görebilmenin umudunu işte... Bir gün belki bize biçtiğin bu kader yolunun sonunda seni görebilmenin umudu ısıtsa üşüyen ellerimi. Şöyle bir içten keşke diyerek oturdum yaprağını dökmüş ağacın altına. Seni ararken topladığım yaprakları usulca kenarı bırakıp kapattım gözlerimi. Bacaklarımı uzatmış, umudunla ısınmış ellerimi birbirine kilitlemiş, başımı geriye doğru yaslamıştım. Bir masala daldım o an da. Seni iliklerime kadar hissettiğim bu masal da sadece güzel şeyler olsun istiyordum.     Her tarafı sarı sarı yapraklarla kaplı küçük bir bahçe olsun. Üzerimde beyazdan bir elbise. Bahçenin ortasında küçücük bir köprü. Merakla baksam köprün...

ARAYIŞ

Resim
Şimdi sen bilmezsin Benim ülkemde bir yaz akşamını Şimdi sen bilmezsin satır sonlarına yazdıklarımı Elimde eskilerden kalma bir defteri niye sakladığımı Şimdi sen bilmezsin Annelerin ev telaşlarını Mutfaklardan savrulan yemek kokularını, Komşu teyzelerin sesini Top oynayan çocukların dışarıdaki hevesini Şimdi sen bilmezsin Bilemezsin uzaktasın Mahrumsun her bir zerremden, Sesimden ve nefesimden Uzaksın, Uzatınca ellerimi hava da bırakansın Seslensem sesimi duyamazsın Bense bu sonu görünmeyen hasretinle Sokak aralarında dolanan bir avareyim Hayret etmekteyim sensizliğime Bilinmeyen bir hüznün en asil bekçisiyim Sorma bana bu mahrumiyet neden diye Onca nimete karşılık bu külfet ne diye Taşıyamıyor dünyayı omuzlarım Bir günü diğerine uladım Neredesin ah benim sol yanım Kederime yoldaşım RUKİYE ŞAHİN

AYNI KALBİN SAHİPLERİ

Resim
AYNI KALBİN SAHİPLERİ Şimdi gidiyor yollar gurbete Ayrılıyor limanlar uğurlarından Korktuğumuz başımıza tac, Artık, Nedir ki yaşamak için nefes almak Acıyı perçinlemekten başka. Nefes almak değil bizimki İçimizi çekmek Urganlarla kuyulardan Şimdi derin bir nefes için daha Oyarız içimizi Canımız yanmaz gibi sakinlikte Duyulmasın da sustuğumuz soluğumuzda Gönlümüzün boşluğunda Bir ölüm tesellisi Geçecek deriz Niyetlenip toprakta bırakmaya bu kalbi Duyulmasın soluk soluğa Susmalar içinde kalışımız. Şimdi derin bir nefes daha Alırız acımızdan Gurbete giden yolumuza bakarız. Sessizce emanet edip Allah’a Bir urgan daha sallanır kuyulara. Şimdi bir cesaret yaşamak Sezdirmeden bir kalbi paylaşmak… Büşra Daşdibek

TAKINTI

Resim
Takılıyor aklım siyaha Takılıyor ayaklarım Gözlerinin tam da Kalbine giden dönemecine Düşüyorum Çarpıp sana Saniyelerde asırlar var Gözlerimde mercek İneceğim kalbine kadar Ulansa birbirine yollar Takılıp kalmasam eşiğinde Bir siyah tünelde, ışıksız İneceğim kalbine kadar Kaybolmasam aralıksız Düşüyorum Daha varmadan başa Un ufak gitti ırıklara yürüyüşler Hevesler boşa… Takılmazdım siyahı Sende düşünene kadar Takılmazdım gözlerini Düş edinene kadar Bu düşü(şü) kalbin Söyle ne kadar duyar? Büşra Daşdibek

ÖZGÜRLÜĞE AGIT

Resim
Bir kuşlar mı kaldı dünyada iyi Bir de çiçekler… Ben ümidinden vazgeçeli Yalan oldu gerçekler. Korkar oldu adımlarım Her yol başından Gözlerim gözlerden. Ruhumun boynunda bir ip, Bir ağaç sallıyor salıncakta Hüznün katiplerine sezdirmeden. Ah kaçmak mümkün olsaydı senden Her adımda ardımda kalsaydın Hükmün bir şehre sığmıyor ki sevgili Sen tüm ülkelerde Zalim bir hükümdarsın.   Büşra Daşdibek

NEYLEYİM

Resim
Işıksız kaldı gönlüm ansızın Yanmış yeşil baharı Gözlerinde türkümüzün. Terketmiş Uçurumlar denizinin Girdaplı kıyısında O, Bahardan yaza uzanan ellerin Umutlu bekleyişler sancağını. Neyleyim. BÜŞRA DAŞDİBEK

YILLAR SONRA

Resim
Göçtü gün Solgun sararmış Durgun sularda Gençliğini ararmış Hep bundan Dalgın yürüyor atlar Hep bundan Evden uzakta Gece korkusu yaşar Soğuk gönüllerde Seni görmeyeli Üşür parklarda ağaçlar Bu şehre her mevsim Renkli nakış acın Her suyun derininde Uyanmış yapraklarına ağaçların Nem nem Gölgeli yüzlerine taşların Bu şehre Gün ışığı gibi Sen dağıldın. BÜŞRA DAŞDİBEK

KAĞIT GEMİ

Resim
Deniz kıyından Bir gemi salsan kağıttan Gezdirirler kanatlarında Şehrinin martılarını Benim göğümde kartallar Benim için Bir gemi sal kıyından Bir avuç ateş bırak içine Haber getirsin Ellerinin serinliğinden. BÜŞRA DAŞDİBEK

NEDEN

Resim
NEDEN N-E-D-E-N… Bu aralar çokça soruyorum bu soruyu kendime… soru kalıpları değişse de açtığı yaralar ve hissettirdiği duygular hep aynıydı emin ol hiç değişmedi… Ne zaman geçer bu hal bilmiyorum zaten bilsem seni sende daha yoğun yaşamak varken neden kendime acı çektireyim ki… Peki bu soruları sorduran sebep neydi?... Aşk mı? Sevgi mi? Yanı başındayken kavuşamamak? Yoksa kullanılan kelimeler mi?… Bence hepsi… Hepsi işte hem de hepsi… İşte görüyorsun ben senin gözlerini fark ettim edeli cümlelerim, kelimelerim, düşünceler, duygularım hep böyle tekrar eder oldu… Elbet bu sorular bir cevap bulacaktır… Ve elbet bu tekrarlarda son bulacaktır… Nasıl mı? Ya senle bu hayat yolunda mutluluğu seyredeceğiz… Yada… Yada tek söz dahi etmeden arkanı döneceksin ve geride harap olmuş bir şehir aynı zamanda kanadı kolu kırılmış yüreği sevgiye susamış bir beden bırakıp gideceksin… Sen en iyisi kal benle hayat sahnesinde mutluluk filmini izleyelim beraber… Tabii kelimeleri unutmadan, kırmad...

YAR'IM

Resim
Birini sevdiğin zaman, diğer bütün kapılar kapanıyor sana. Gidecek hiçbir yerin kalmıyor. Can verir gibi teslim oluyorsun sevdiğine. Canı yansa, canı oluyorsun. Canın yetmiyor, hayatından yer vermek için yarın kadar yere sığıyorsun. Öyle derinden seviyorsun ki, Senin olan ne varsa yarım kalıyor. Tamamına doymazken, yarısına şükrediyorsun. Bir ekmeğin yarısı, Bir ömrün yarısı... Ama sonra yarına sığmıyor yâr dediğin. Kapalı kapılar arkasında, Yüreğin ayazda kalıyor. Elleri cebinde ıssız bir adam oluyorsun. Ne bir merhaban kalıyor, ne de bir elvedan. Sahipsiz bir adam oluyorsun... Hikmet KAYA  // Yar'ım

SONU SONSUZLUK BU AŞKIN

Sarılsam toprağa Duyar mıyım Kalbinin atışlarını Dünya üzerinde bir yerde Seyreden adımlarını? Değiştirdin Ülkemin karışlarını Şimdi metreler, miller Hepsi bir. Sağa ve sola Dönülüyor Aynı yerden şimdi Dürülüyor yer Gök sıyrıldı üzerimizden Sen gel Ben ulaşayım. Yola çıkalım İyi insan özlerinden. İstanbul alalım bir avuç Şairlerin sözlerinden Ya da gelme Sen yan Ben kül olayım İstanbul olalım birkaç kelime Şairlerin şiirlerinde. BÜŞRA DAŞDİBEK

NEFES

Resim
Şu titreyen yapraklar İçimde çokça ayrılık var Sanki bitmeyecek, Bu  sonbahar Gözlerimden, Yanaklarima süzülen Yol olup diyar diyar gezinen Yaşlarım var, Yaşımdan çok Ellerin saçlarımda gibi. Seni her gün özleyen biri, Nefes verdiğin duvarlara Sordu suretini. Hayallere kapıldı Gitti o gemi RUKİYE ŞAHİN

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

KIRILMIŞ BİR HAYAT

SEN VE BEN

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK