PİŞMAN OLDUK GİBİ









Göz kapağımızı araladığımız an başlıyordu zaman geri akmaya. Bir telaştır ki başlıyor, onca işi bir güne sığdırmanın, sonra o  günleri bir torbaya sıkıştırmanın.. Şikayetlerimiz vardı zamanın su gibi akmasına, günün çabucak sonlanmasına.. Hiçbir şey anlamadan yeniden başa sarıyordu serüven.
Her sabah işimize, okulumuza, sevdiklerimize niyetle evlerimizden ayrılıyorduk. Aynı koşuşturma ile günü tamamlayıp güneş ile birlikte yuvalarımıza çekiliyorduk. Kendince rutin bir düzeni vardı işte herkesin. Dünyanın işleyişi bu yöndeydi elbet.
Bir yerde okumuştum; Bu dünya da didinir, biriktirir göçersin. Ardına mirastır alın terin.
Velhasıl bir şekilde kucaklaşarak, gülücüklerin en tatlısını muhabbetlerin en ballısını ederek dostlarımızla tamamlanıyorduk. Koca dünya bir köşeye sıkıştırdığı zaman derinden nefes aldığımız yüreklere sığınıyorduk. Ellerin kenetlendiği oyuklardan akıyordu huzur. Soba başı akşamlarıyla ısınıyordu yüreklerimiz. Hararet basar muhabbete çay da ortak edilirdi. O zaman nasibini alıyordu herkes. Konuştukça içimizdekilerin yaprak misali döküldüğüne inanıyorduk. Dahası vardı belki.. Cümlelerce anımsatabiliriz böyle bir sermayeyi.

Her şey böyle güzel devam ediyordu işte. Bu düzenin hiç bozulmayacağını düşünerek günleri sıralıyorduk. Az bir mesafeye bakıyordu kavuşmalarımız. Kolay ulaşılabiliyordu bütün bunlara. Aklımıza, bir gün hasret duvarı örüleceği gelmiyordu. Unutmuştuk belki de değerli kelimesinin manasını. İstediğimizi anında elde etmeye alışmıştık. En sevdiğimiz bir şeye hemen ulaşabilme imkanına sahiptik. Bir benzin yakmaya bakıyordu canımızın çektiği herhangi bir şey.
Zaman geçiyor, dünya iyice ayak bağı olmaya başlıyordu. Anne-babamızın sağ olduğunu bilmek yetiyordu. Kendi telaşımız bizi ancak yaşatıyordu! Ki çoğu zaman kendimizi bile unutuyorduk.
Ayaküstü muhabbetlerle hasret giderip, bir kahve arası dertleniyorduk. Böylece verilen ömrü dürmeye gayretleniyorduk işte.
Şimdi ellerimizin arasında bütün planlarımızı doldurduğumuz başımız. Hiç olmadık bir uçurumun kenarına denk geldik. Durdu zaman. Zaman akıyor aslında. Durmuş olan bizim koşuşturmalarımız. Kendimizce kurguladığımız oyunlarımız yarım kaldı. Sanki arkamıza bakmadan koşarken bir engele takıldık ve düştük. Kaybetmişken kendimizi, bir anda afalladık. Durup düşünmeyi unutmuştuk. Geride bıraktığımız güzel günleri unutmuştuk.
Olduğumuz yerde kaldık.  
Bir an da aklımıza getiremeyeceğimiz bir senaryoyu yaşıyoruz şimdi. Ensemizde bir nefes hissediyoruz. Bağladı bizi oracıkta.  Sıkı sıkı tutuyor. Neye uğradığımızı şaşıran biz, dönüp bakamıyoruz bile arkamıza. Korkuyoruz. Hani o bahsettiğimiz sevdiklerimize, dostlarımıza yakın durmaya. Anne- babamızın sağ olduğunu bilmek yetmiyor bu sefer. Kokularını hissetmek, dizlerinin dibine yapışıp kalmak istiyoruz. Çünkü kıymete bindi mesafeler.  Vuslatı sayar oldu sevdalar.

Öyle tuhaf bir senaryo ki..  
Küçük bir fragmandır öncesi.. Bize bir şeyleri hatırlatmaya çalışan.. Kıymet bilmeyi öğreten..
Sonra sonra basit gördüğümüz sevgilerden mahrum kaldık, değerin paha biçilemez olduğunu öğrendik. Parayla satın alınamayacak, en iyi ekipmanlara, en iyi işe, en iyi düzene, doktora vs. sahip olsak da faydasız olduğunu gördük.
Çaresiz bir şekilde pencere kenarlarında uyuklayarak günlerin elimizden kayıp gitmesini izliyoruz şimdi. Artık saatin peşine düşmüyoruz. Her vakit aynı acıyı gösteriyor çünkü. Dört duvar içinde saklı kaldık bir anda. Günlerin sıralı olması bir anlam ifade etmiyor.
Velhasıl akan şu ömrün suyunda boğuluyor gibiyiz. Biriktirdiğimiz geleceğin altında eziliyoruz. O yüzden ne yağmur ister şu can ne boran..
Tek temenni bu fırtınanın bir gün dineceği oluşu. Ve dahi kelebeklerin uçuştuğunu fark edecek inceliğe ermiş olmayı diliyoruz...

Yorumlar

TEŞEKÜRLER...

Yazılarımızı sosyal mecralarda paylaşarak göstereceğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz...

KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

İMZALI YAZILARDAKİ GÖRÜŞLER YAZARLARINA AİTTİR...

YAZARLARDAN OKU...

Daha fazla göster

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *

BİZİ TAKİP EDİN...

ÇOK OKUNANLAR

KIRILMIŞ BİR HAYAT

ASIM'IN NESLINDEN VATAN GÜNEŞİNE

GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

BİR GÜN

ANLAMAKSA ŞİİRİ

HER ŞEYDE "SEN" VARSIN

Herc-ü Merc

EDEBİYAT VE SANATTA YERLİLİK VE MİLLİLİK