YAŞAMA TUTKUSU
![]() |
Önce
bir ateş, bir alev can özüm.
Her
şey usul usul yağan yağmur,
Her
yer altında oturduğumuz söğüt serinliği
Temiz
bir kağıtta dans eden mısra
Her
şey aşka bir çağrı,
Her
şey bahar dallarında hayat bulan bir çiçek
Önce
bir ateş, bir alev can özüm.
Önce
her şey sol yanımda bir şiir.
Sonra
perişan yalnızlıklar can özüm,
Puslu
gerçeklerin ucuna asılmış
Şüpheli
ölümler gönül saraylarında.
Her
şey sır olmuş sevgilerle örülü
Yabancı
kapıları çalan el,
Her
yer katar katar turnaların,
Terk
ettiği yıkılan kaleler.
Sonra
aniden çıkan rüzgâr gördüm can özüm.
Sonra
yeri göğü yırtan martı çığlıkları…
Önce
bir fırtına, bir karanlık can özüm.
Kopkoyu
sis içinde kaybolan yollar.
Islak
şarkılarda demlenen yıllar.
Her
şey bir ağıt havasında eğri büğrü,
Kör,
topal…
Her
şey iliklerime işleyen yalnızlık
Ve
her yer hikâyenin en acıklı yerinden
Damla
damla sızan kan.
Önce
uğursuz bir hüzün çöktü can özüm.
Önce
her şey bir baykuşun pençesinde,
Kan
revan…
Sonra
bir güneş, sonra aydınlık can özüm.
Ah
sonra denizin lacivert dalgalarıyla oynaşan
Yakamozlar…
Nefesimi
körükleyen şen kahkahalar.
Açtığım
pencereden sızan yalnızlığım.
En onulmaz yaralara merhem
Ay
ışığı akşamlar.
Her
şey cehennem yangınıma su,
Önce
her yer sığınacak bir liman.
Sonra
bir meltem esintisi,
Bir
kuş cıvıltısı, bahçemde bahar,
Ah!
Sonra bir yaşama arzusu can özüm.
Canıma
ciğerime kadar işlemiş.
Sonra
bir yaşama sevdası can özüm.
En
az sana tutulduğum kadar.
Yorumlar
Yorum Gönder